AKP Ne Yapmalı?
En iyisi, AK Parti’nin yüzde 47’lik çıtayı önüne koyarak bunu aşmaya ve yüzde 58’lik kabul oylarının tamamına yakın kısmına ulaşmaya çalışmasıdır.
***
Adayların YSK’ya bildirilmesine bir haftadan az bir zaman kalmıştır. Bu merhalede AK Parti’nin en uygun adayları tespiti hayati önem arz etmektedir.
Adayların özgeçmişinin dolu olması, takdim edilebilirliği, fiziki durumu ve benzeri özellikleri elbette dikkate alınacaktır. Ancak, bunların hepsinden daha önemlisi, aday seçiminde merkez, merkez sağ ve sağın tamamının temsil edilebilmesidir. Referandumda kabul oyu veren yüzde 58’lik kitleye ancak bu şekilde ulaşılabilir. Yapılacak iş, temsil kabiliyetini doğru oranlarla sağ seçmene yaymaktır.
Bugüne kadar AK Parti’nin aday tespitinde Milli Görüş tabanı öncelik kazanmış; bu tabanın oy kabiliyeti en fazla yüzde 30 iken, temsildeki oran yüzde 70’lere varmıştır.
Lider Erdoğan’ın karizması ve kabiliyeti sayesinde temsildeki oransızlık telafi edilmiştir ama AK Parti, yüzde 50’nin üzerindeki oranlara ulaşmak istiyorsa, aday tespitlerini buna göre yapmak zorundadır.
***
AK Parti’nin seçimlerdeki en büyük avantajı lideridir. Şu anda Recep Tayyip Erdoğan, sadece Türkiye’nin ve Orta Doğu’nun değil, dünyanın en popüler ve karizmatik lideridir.
Erdoğan’ın seçimlerde, muhalefetin tahriklerine aldırmadan sert ve kırıcı bir üslup kullanmaması faydalı olacaktır.
Bunun yerine, zaman zaman yaptığı gibi, muzip, şakacı ve nükteli bir üslupla konuşması yerinde olacaktır. Erdoğan, geleceğin parlak Türkiyesi’ni anlatarak kitleleri coşturmalıdır.
Seçim taktiği olarak lider (Erdoğan) ön planda tutulmalı; aday, kitlelerin önüne lider ile beraber çıkarılmalıdır.
Aday, sadece tanındığı çevrede kullanılmalı; itici olabilecek adaylar, propagandada geri planda tutulmalıdır.
***
Seçim Stratejisi’nin temel unsuru, geçmişle hesaplaşmak değil, gelecek planlaması/projesi olmalıdır.
Geçmişten, sadece ekonomik, sosyal ve kültürel göstergelerde ne kadar ileri gidildiğini karşılaştırabilmek için bahsedilmelidir.
Her alanda ayrıntılı olarak ‘gelecek planlaması’ yapılmalı; Türkiye’nin, Cumhuriyet’in 100. kuruluş yıldönümü olan 2023’te ve 20 yıl sonra 2030’da ulaşacağı hedefler tespit edilerek millete anlatılmalıdır.
Özellikle dış politikadaki başarıların üzerinde durulmalıdır.
Demokratik açılım ön planda tutulmamalı; bu çerçevede özellikle Güneydoğu’nun ekonomik ve sosyal kalkınması anlatılmalı ve gelecekte bölgeler arasındaki gelişmişlik farklarının asgariye indirileceği izah edilmelidir. Kimlik sorunları ve anadilde eğitim konuları tartışılmamalıdır.
***
2011 Haziran seçimlerinde, akıllıca hazırlanmış ve uygulanmış bir strateji ile AK Parti’nin rahatlıkla yüzde 50’nin üzerinde oy alabileceğini tahmin ediyorum.
NOT: Yazarımızın yazıları Gazete Vatan'dan alınmaktadır.