50 Yıllık Bir Dava ve Salihoğlu
Dün Avcılar Kurucu Belediye Başkanı Tahsin Salihoğlu ile Büyükşehir Belediyesi Sosyal Tesisleri’nde sabah kahvaltısında buluştuk. Eski bir komitacı, halen Ortodoks milliyetçi olan ve hayatı boyunca Yunanistan’daki Türklerin davasını yaşam biçimi yapmış, 6.5 yıllık belediye başkanlığın döneminde unutulmaz hizmetlere imza atmış olan Tahsin Salihoğlu ile kahvaltıda buluşmak ve geçmişi konuşmak ayrı bir keyif verdi.
Kahvaltıda Amerika’da yaşayan sevgili meslektaşımız Eren Abdullahoğlu, Emin Beyaz ve Aynur Cihan Tarakçı ile beraber Salihoğlu’nun keyifli sohbetini dinledik. Karşılıklı olarak birbirimize laf attık.
6,5 yıllık belediye başkanlığı döneminde en sert muhalefeti yapmış olan bana, bugün farklı düşünsek bile dostluğundan ayrı bir keyif aldığım Salihoğlu ile buluşmak ve belki iki üç kez dinlediğim anıları yanında, yeni anılarını hatta; derin devletin nasıl çalıştığının ipuçlarını kendisinden dinlemek her zaman ilginç geldi.
*****
Gençliğinden itibaren Türkiye ve devlet sevdası, hayatının en önemli gerekçesi olmuş; bunun için hayatını hiçe saymış, derin ilişkilerin adamı Salihoğlu…
İlk eylemini yaptığında Emniyet Müdüründen nasıl tokat yediğini ve aynı zamanda aynı müdür tarafından nasıl yönlendirildiğini hala çocukça bir heyecanla anlatan Salihoğlu…
Hayatının 30 yılından fazlasını paylaştığı eşini kaybettikten sonra hayata küsen, bugün yeniden hayata dönmüş olan Salihoğlu…
Günde en az iki kez eşinin mezarını ziyaret eden, sulayan, dualar eden, kendisine teklif edilen tüm görevleri elinin tersiyle iten, son olarak Başbakan Recep Tayip Erdoğan’ın Bakan Yardımcılığı teklifini, eşinin mezarından uzak olamayacağı ve iki kızını yalnız bırakamayacağı gerekçesiyle kabul etmeyen Salihoğlu…
Çatalca Belediyesi Başkanı Cem Kara Mübadele Müzesi’nin açılışına Fener -Rum Patriği Patrik Bartholomeos davet ettiği için içindeki isyanı büyütüp dışına yansıtan, Silivri’de eski kilise açılmak istendiğinde ortalığı birbirine katan ve protesto gösterileri yapan Salihoğlu…
*****
Yunanistan’da askerlik yaparken yaşadıklarının içindeki milliyetçiliği nasıl büyüttüğü, Türkiye sevdası ile Türkiye’ye gelen, İstanbul Teknik Üniversitesi’nde devrimcilerle yaşadığı mücadeleyi anlatan Salihoğlu…
Rumlara yönelik yaptığı eylemleri, 1992 yılında Fener Rum Patrikhanesi’ni bastığının ikinci, üçüncü gününün bir akşamında, geçmişte Türkiye siyaset yaşamının önemli figürlerinden biri olan eski emniyet müdürünün kendisine Yunanistan’a gitmesi gerektiğini, bunun bir devlet görevi olduğunu anlattıktan sonra aynı akşam yanında bulunan iki görevli ile beraber Meriç’ten nasıl kaçak olarak Yunanistan’a girdiğini ve protesto gösterilerini nasıl yönlendirdiğini anlatan Salihoğlu…
Türkiye’de Fener Rum Patriği’ne karşı en radikal eylemi gerçekleştiren, televizyonlarda haber olarak gösterilirken, aynı akşam Yunanistan’a kaçak yollardan giren ve ertesi gün gazetelerde eylemleri yaptığı gerekçesiyle hedef gösterilen Salihoğlu…
Belediye başkanlığı döneminde elinden tuttuğu kişilerin, belediye başkanlığını bıraktıktan sonra kendisine ihanet etmesini unutamayan Salihoğlu…
Belediye başkanlarının aday olmadan önce mutlaka psikiyatrik sağlık raporu alması gerektiğinin altını çizen Salihoğlu…
Belediye başkanlığı döneminde, belediye binasının cephesine ‘Ya sev ya terk et’ pankartını astığı için dönemin Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Tayip Erdoğan tarafından eleştirildiğinde “bir gün beni anlarsın” dediğini, aradan yıllar geçtikten sonra Başbakan Recep Tayip Erdoğan’ın “sevmiyorsanız terk edin” cümlesini kullandığında, “Abi bu cümleyi kullandığımda sen aklıma geldin” dediğini anlatan Salihoğlu…
Ve bence geçmişte yaşadıklarının bir kısmının yanlış olduğunu kabullenen ama yüreğindeki milliyetçilik ateşi sönmeyen, Batı Trakya denildiğinde akan suların durduğu, 50 yılını adadığı Batı Trakya davasının yılmaz savunucusu, 50 yıldır yasa dışı yolların dışında doğduğu toprakları ziyaret edemeyen Salihoğlu…
Bugün hayatını yazıp yazmamakta halen tereddüt eden, benim ısrarla yazması gerektiğini ifade etmeme rağmen yaz(a)mayacak olan ve konuştuklarının büyük kısmını yaz(a)mayacağım Salihoğlu…
*****
Dünyanın her yerindeki milliyetçilerin birbirine benzediğine inanırım. Ve söylemleri aynıdır. İster bir Yunan Milliyetçisi, ister bir Türk Milliyetçisi isimlerini çıkarın söylediklerinin nasıl da birbirine benzediğini görürsünüz.
Ülkelerini karşılıksız severler. Devletleri için ölmeye ve öldürmeye, bedel ödemeye hazırdırlar.
Ve en önemlisi son iki yüzyılda yeryüzünde insanlığa iki büyük dünya savaşı yaşatmış, yüzlerce irili ufaklı savaş çıkartmış, iç savaş yaşatmış insanlığın en büyük belası milliyet çiliktir.
Son olarak Norveç’te çocuklara yönelik olarak katliam yapan Norveç Milliyetçisi’nin yazdıklarına ve söylediklerine bakın, hepsi sizlere tanıdık gelecektir.
Ve bugün artık son dönemini yaşamaktadır, milliyetçilik. Bakmayın siz gürültüsüne, yeryüzünde silinen tüm zihniyetler, yok olurken böylesi sesler çıkarmışlardır.
Ancak tarih sahnesinden çekilmeden önce de geçmişte olduğu kadar değil ama belalar yaşatarak çekilecektir.
Her yeni yerleşirken, eskinin direnişiyle karşılaşıyor. Bu süreç ise ne yazık ki, büyük bedeller ödenerek gerçekleşiyor.
Son söz: Ülkemizde son 10 yılda açılan davalara, yapılan tutuklamalara ve yaşananlara bakın ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız…
Salihoğlu gibi 50 yılını milliyetçiliğe vermiş bir adamın bile yaşanılan tutuklamalar ve tasfiye karşısında hala AK Parti’yi desteklediğini düşünün, ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız.