Üçü Bir Arada (Okumak/ Yazmak/ Yeni Şeyler Söylemek)
Temel ihtiyaçlar arasında addedilmemektedir. Nedir ki temel ihtiyaç. Zaruri ihtiyaçlar manasında sanırım. Neden okumuyoruz? Çok önemli ve devamlı sorulan bir soru. Yazmak, bambaşka bir mesele. Köşe yazarlarımızdan S. Kadıoğlu bu meseleye dokunacak sanırım. Yazmak bir ihtiyaç mıdır? Zaruret midir? Veya bambaşka bir şey midir? Okumak ve yazmak üzerine hamasi sözler söylemek hem benim için hem de başkaları için kolaydır. Meselenin püf noktası icraattır. Ben söyleme tarzını önemseyen biriyim. Geçen hafta sonu Türk Eğitim-Sen’i liseler arası “ Sarıkamış” meselesi ile ilgili düzenlediği kompozisyon yarışmasında jüri üyesiydim. Bir öğrencinin yazısında Napolyon’dan bir alıntı yaptığını gördüm. Yeni bir söz duymak insanı beni mutlu ediyor. Napolyon demiş ki : “ Askerler mideleri üzerinde yürürler.”
Mehmet Emin Yurdakul’un çok sevdiğim şu ölümsüz mısraları gibi…
Ben en hakir bir insanı kardeş duyan bir ruhum
Bende esir yaratmayan bir tanrıya iman var
Paçavralar altındaki yoksul beni yaralar
Mazlumların intikamı olmak için doğmuşum
Volkan söner lakin benim alevlerim eksilme
Bora geçer lakin benim köpüklerim eksilmez
Bırak beni haykırayım susarsam sen matem et
Unutma ki şairleri haykırmayan bir millet
Sevenleri toprak olmuş öksüz çocuk gibidir
Zaman ona kan damlayan dişlerini gösterir.
Bu zavallı sürü için ne merhamet ne hukuk
Yalnız bir sert bakışlı göz, yalnız ağır bir yumruk
Okumak bir erdemdir. Yazmak erdemin de üstünde. Yeni şeyler söylemek lazım hazır Mevlana’nın “ Düğün Gecesi” gelmişken…
Düşman kimdir?
Alın size muhteşem bir düşman tanımı. Kişisel manada, polemikten uzak…
“ Nefsini yenememiş her insan, senin potansiyel düşmanındır.”
Zaman geçiyor. Yolu yarılayanlar var. Son adımı kalmışlar, ilk adımı atanlar…
Haftaya da görüşebilmek umudu ile… Hoşça bakın zatınıza…