Türk Milli Eğitimine Bakış (I)
Eğitim, toplumun değer yargılarını, kültürel, ahlaki ve tarihi gelişimini bilgi ve becerisini, birikimlerini yeni nesillere aktarma sürecidir denilebilir. Bu manada eğitimin amacı yeni nesillere bir kültür birikimi aktarımı yapmadır. Vatanına, milletine, devletine ve ailesine faydalı evlatlar yetiştirmek amaçlanmalıdır. Kuşaktan kuşağa aktarılacak bilgi birikimi kimsenin tek başına yapabileceği biri iş değildir. Bunun içerisinde okul, öğretmen, aile ve çevre faktörleri rol almıştır. Kültür aktarımını çok daha seçkin ve çok daha etkin bir ekiple yerine getirilmelidir.
Eğitim sürecinde insanların davranışlarını istenilen şekilde değiştirme amaçlanır. Eğitim sürecinde bireyin kendi yaşıntısı esastır. Eğitimin ilk temel taşları ailede atılır. Bu anlamda aile düzeninin korunması ve ailenin sağlamlığı toplumun temelini oluşturur. Aile, okul, çevre ve öğretmen eğitimin önemli birer parçalarıdır. Bu parçaların eksikliği ya da bozukluğu eğitimin amacına ulaşmasını engeller. Korunması gereken temel değerlerimiz vardır. Bunların başında aile mutuluğu gelir.
Eğitimin amacı vatanına, milletine, devletine ve ailesine iyi bir evlat yetiştirmek olarak algılamışsak, bu amaç doğrultusunda emin adımlarla ilerlememiz gerekiyor. Eğitim, beşikten mezara kadar olan bir süreci içine alır. Bu sürecin kesintiye uğraması demek amacının gerçekleşmemesi demektir. Onun için O Yüce insan, Peygamberimiz eğitimi beşikten mezara kadar alğılamamızı istemiştir.
TÜRK KÜLTÜRÜ ÇAĞLARA HÜKMETTİ
İnsanlık tarihinin en eski ve en büyük milletlerinden birisi olan Türk Milleti çağlar boyu kültürü ve yaşantısıyla insanlığa örnek olmuş bir millettir. İmparatorluklar, medeniyetler kurmuş, destanlar yazmış, güzel ve örnek ahlakı ile insanlık dersi vermiş, ahlakta medeniyette, sosyal yaşantı da parmakla gösterilir hale gelmiştir. Ortaçağın karanlık dünyasını aydınlatan Türk Milletidir. İnsanlık tarihi geleceğini Türk Mlletine borçludur. Bu seçkin millet İslamiyetle şereflenmiş, Türk –İslam kültürü olarak asırlar boyu örnek ve muhteşem bir hayat sürdürmüştür.
Bu girişten sonra Türk Milli Eğitiminin gelişimi ve geleceği konusundaki düşüncelerimizi ifade edelim. Malesef, Türk Milleti kendisi için değil, hep insanlık tarihi için, başkaların mutlulğu için yaşamış ve insanlığın kurtuluşunu hedeflemiştir. Hayatı kazanmaktan çok ahiret duyugusunu kazanmayı amaçlamıştır. Malesef dememizin nedeni şu ki, birileri bu kutlu gelişim ve bu kutlu sevdayı kendi aleyhimize çevirerek Türk Milletini istilacı bir millet olarak yargılamayı hedeflemişlerdir.
Oysa Türk -İslam kültürü dünü, bugünü ve yarını ile insanlığın huzur ve refahını amaçlayan bir kültür olarak varlığını devam ettirmektedir. Doğusun da, batısını da, Amerikalısının, İngilizin, Çinin de bu kutlu çağrıya ve bu kutlu kültüre ihtiyacı vardır. İnsanoğlu ya iyiyi, güzeli, doğru olanı amaçlayacak ya da kendi elleriyle hazırladığı yok oluşun fitilini çekecektir. Düştüğü bataklık ahlaksızlık bataklığıdır. Bu bataklıktan Türk-İslam kültürüne tutunmasıyla kurtulacaktır.
Böylesine zengin bir kültüre sahip olan Türk Milletinin geçmişinden birileri örnek alıp eğitim modellerini geliştiriken, biz "Avrupa Terinine bindik inmeyiz" türküsünü çağırıyoruz. Eğitim modellerini batıdan alıp her on sene de bir değiştirererk eğitim masasını adeta oyun tahtasına çevirmişiz. Bu kadar oynadığımız eğitim sisteminden bir şeyler beklemek hayal olur.
Ne yazık ki, bugün istenilen gelişimi yakalayamamışız. İlk okuldan üniversiteye eğitim yuvalarımızı siyasi hizipleşmeden kurtaramamışız.
Bu nedenle de eğitimin kalitesini bir türlü yükseltememişiz.
Zaman zaman gittiğimiz yolun yanlışlığını fark edip çark edişlerimiz olmuş acak, bu kısa süreli dönüşlerde de ciddi netice alamamışız.
EĞİTİM SİSTEMİMİZ BATI HAKİMİYETİNDEN KURTARILMALI
Burada şunu ifade etmek istiyorum, eğitim politikalarımızı Avrupa’ya -Batıya uyarlayacağız diye yıllarca taklide yönelik sistemlerle yanıltılmışız. Milli bir eğitim politikası uygulayamamışız. Bu sonuç eğitimde bizim yüzümüzü güldürmemiş, ilerlememizi de engellemiştir.
Eğitimle amaçladığımız; ahlaki değerlerle bezenmiş, insanlığa hizmet etmek üzere yetişmiş, gelişimi ve çağın teknoljisini yakalamış bir nesil olma özelliğini kazandıramamışsak, bunun sorumlulğu hepimize aittir.