Edebiyatımızın Asil ve Zarif Prensi “Cahit ZARİFOĞLU”
"1940'ta siyasetin nabzının Cumhuriyet'ten beri attığı Ankara doğdu. Yazarın babasının hakim olması nedeniyle, çocukluğu güneydoğunun belli illerinde geçti. Hayatının her noktasına çocukluğundan gelen doğunun alengirli ve sıcak anlayışını da yansıttı. İlkokulu doğunun güzide illerinde Siirt’in Siverek ilçesinde başladı. Hakimler ve savcıların hayatlarının yarısının seyyahlar gibi gezdiğini bilirsiniz. Ve Cahit Zarifoğlu’nun babasının mesleği yüzünden ilkokula Maraş’ta devam etti ve Ankara'da bitirdi. Ortaokul yıllarında seyahat name satırlarına Kızılcahamam’da başlayıp, liseli bir genç olduğunda Maraş’ın vatan kokan kapılarında tamamladı.
Aslen Maraşlı olan yazarımız atalarının 300 yıl önce Kafkasya’dan Maraş’a yerleşmesiyle Türkiye sınırlarındaki hayatına başlamış. Dedesinin adını Kafkas kökenli dedesinin soyadından alan Zarifoğlu edebiyata değer veren bir Kafkaslı bir ceddin torunudur. Kafkasya’nın bölük pörçük sınırlarında hayatlarına anlam katmaya çalışan Türk insanın edebiyatına verdiği özel değeri içinde yaşayıp yaşatmıştır Abdurrahman Cahit Zarifoğlu. Zarifoğlu hayatı boyunca, Kafkasya’ya ve Kafkaslara büyük ilgi duymuştur.
Edebiyata olan ilgisi de lisede şiir ve kompozisyonlarla başlamış. Lakin içindeki bu yazma aşkının çok daha küçük yaşlara dayandığını söylemeden geçmek olmaz diye düşünüyorum. Usta hikâyecilerle birlikte aynı okul sırlarını paylaştı. Hepimizin de adını çok iyi bildiğimiz edebiyatımıza hikâyeleriyle gülümseyen Rasim Özdenören, serbest şiir anlayışıyla dönemine anlam katan Erdem Beyazıt ve şairliğini şiirindeki özel ritimle mühürleyen Alaaddin Özdenören’le arkadaşlık yaptı. Yazar dediğime bakmayın Cahit Zarifoğlu için. O şiirleriyle de bir klasiktir. Kendine özgü kıvrak tarzıyla mütevazi ve belagatı bütün bir şairimizdir.
Üstadımız liseyi bitirir bitirmez içindeki edebiyat aşkını İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Alman Dili ve Edebiyatında okuyarak devam ettirdi. Ve hayatın zorluğu, onu da vurmuştu o yıllarda. Okurken mecburi olarak, çalışmaya da başlamıştı. (Şimdilerde edebiyatta okuyan öğrenci kardeşlerimize örnek olacak süreçlerden geçti. Boş kaldığında sokaklara dökülenlere bir misaldir onun hayatı) ve öğrenim hayatı çalışma hayatı yüzünde aksaklıklara uğrasa da pes etmedi. Birçok dergi de ve gazetede sayfa sekterliği yaptı öğrencilik dönemlerinde. Okul ağır ilerlese de vazgeçemediği tek sevgilisi kalemiydi. O taklit etmedi taklit edildi. Kazanç getirmeyen bir işin peşinde yılmadan ve değişmeden istikrarlı bir şekilde çalıştı.
Abdurrahman Cahit Zarifoğlu'nun kendi için kurduğu cümlelerde;
“Bir yerde çok titiz bir insanım, bir bakıma da hiç titiz değilim. Görünüşte bir düzensizlik içindeyim, ama her şey zihnimde benim de şaştığım bir disiplin ve düzen içindedir.”. Ama söyleyin bir şey onu gözüm kapalı çıkarayım. Ve hayatımda öyle. Bir telaş içinde parçalanmış gibiyim. Ama saati saatine programlanmışımdır. Şiiri de ne zaman yazacağımı bilmiyorum. Memur gibi. Durum öyle gerektiriyor.”
Sezai Karakoç’un “Diriliş dergisinde” şiirleri yayınlandı. Ona büyük emeği geçti Sezai Karakoç’un. Sonra Nuri Pakdil ve arkadaşlarının yayınladığı “Edebiyat dergisinde” yazdı. 1976'dan itibaren ise ben, Erdem Beyazıt, Rasim Özdenören, Akif İnan ve Nazif Gürdoğan'nın kurucuları olduğu Mavera dergisinde şiirleri, bir-iki hikaye, senaryo çalışmaları, günlükleri ve "Okuyucularla" ismini verdiği sohbetleri yayınlandı.
Unutmadan Üstad Cahit’in çocuklar için yazdığı o güzel ve anlamlı hikayelerden de bahsetmeden geçmek istemiyorum. Yürek dedeyle, serçekuş ile vs vs hikayeleriyle taht kurdu o dönemden bu dönem tüm miniklerin minik kalplerinde. Değişik dönemlerde ilkokul öğretmen vekilliği ve Almanca öğretmenliği yaptı.
1976- TRT Genel Müdürlüğü'nde mütercim sekreter olarak görev aldı. Farklı gazete ve dergilerde yazıları yayımlandı.
Mavera Dergisi'ni arkadaşlarıyla birlikte yayımladı. Zaman Gazetesi ve Mavera dergisi'nde 'Okuyucularla' başlığıyla hayli ilgi toplayan ve bir 'mektep' özelliği taşıyan sohbet köşelerini düzenledi.
1983'te TRT İstanbul Radyosu'nda görev aldı. Radyo oyunları yazdı.
1984'te Türkiye Yazarlar Birliği Çocuk Edebiyatı Ödülü'nü alan Zarifoğlu, 07 Haziran 1987'de vefat etti. Bu kısacık hayatına dev gibi eserler bırakarak gitti hayatımızdan. Onu her 7 Haziran’da anıyoruz demektense ona ait bendeki izleri bu şekilde dile getirmek istedim. Minicik yüreğimi fethettiği hikayelerinin bendeki tesiri hale devam etmektedir Zarifoğlu’nun. Onlara ölü demeyin onlar diridirler ayetine ben kalem şehitlerini de katmak istiyorum.
Belki çocukluk diyeceksiniz! Ama onu ve onun bize bıraktıklarını yaşatan birçok gönül var.
Eserleri
Şiirleri
- İşaret Çocukları
Yasin okunan tütsü tüten çarşılardan
Geçerdi babam
Başında yağmur halkaları
Anam yeşil hırkalar görürdü düşünde
Daha ilk güzelliğinde
Alnını iki dağın arasına germiş
Bir devin göğsüne benzer
Göğsünden dualar geçermiş...
- Yedi Güzel Adam
- Menziller
- Ağartı
Sevgililer yüzüne karşılık geldim
kaygı bağırdı gözevlerimde
günlerin yamanan yıldızlar
ve üzülen gökkuşaklarıyla
doluluğundan söz ediliyor
evlerde çocuklar arşınlanıyor
ve alkışlanıyor babalar
ki tütün başında
ekmek başında kabir başında … Cahit ZARİFOĞLU - Korku ve Yakarış
Yüklenip geliyor gökyüzü evimizden yeryüzümüze
Dilimize onur veren kelime
Güzel ticaret ettik
Çölü okuyabiliyoruz deveyi çözebiliyoruz...
Hikaye
İns
Çocuk Hikayeleri
Serçekuş
Katıraslan
Ağaçkakanlar
Yürekdede ile Padişah
Küçük Şehzade
Motorlu Kuş
Kuşların Dili
Çocuk Şiirleri
Gülücük
Ağaçokul (Çocuklara Afganistan Şiirleri)
Roman
Savaş Ritimleri, Ana
Günlük
Yaşamak
Deneme
Bir Değirmendir Bu Dünya
Zengin Hayaller Peşinde
Tiyatro
Sütçü İmam
Edebiyatımızın bu ve benzeri güzide değerlerini sayfana taşıdığın için teşekkürler.. Ayrıca ifadeni de utluyorum..
İbrahim Hakkı Gündoğdu
Ocak 28th, 2011 at 19:56Teşekkür ederim İbrahim Hocam kalemimden geldiğince nacizane yazmaya çalışıyorum. Saygılar sunuyorum
Ocak 28th, 2011 at 22:17