Çare Vuslatın Başladığı Anda Saklıdır
Yollardayım, Toprak kokusu yağmur sonrasında dağılmış dağ eteklerine. Çökesiye bir koku kaplamış tüm eteklerini. Çukurlaşmış bal rengi gözlerinde hüsran dolu davetkâr bakışlar. Sükûta el vermiş, alnının çizgilerine bağlanmış bir avuç yaş birikintisi konuk kabul etmiyor. Sere serpe uzanmış yüzünde sapsarı solgun durgunluk vuslatı beklemekte.
Hayat meçhul bir kavuşma
Nedenini bilmediği sebeplere doğru kırılan
Sebepler nankör sonuçlarda bekleyen,
bezgin cevaplar uçurumunda… Omuz aşağı mısır püskülü saçları darmadağınık, düşünceler çığırından çıkmış; duygusuzca duyguların garip yansımalarının arayışında, yorgun tasavvufların çığlığıyla, bir bakış adına ıslanan yollara döküldü bir kere. Bitecek mi? Dönecek mi? Gelecek mi? Kavuşabilecek mi? Diye düşünerek geçen saniyelerini kaplayan endişeler sıkıntılarda. Daralışlar ardı kesilmeyen yürek boğumlarında, nefes alamayan sessizlik bir nefeste “Sen” çek dercesine.
Yalansız bir aşkın, Cana candan tutunuşu
Çaylak bekleyişlerin peşi sıra kaybolan
sevgiye yaslanan, her amansız anında… Uzaklarda bir yerlerde gözleyen birileri vardır birilerini, görünmediği sanılan görünürlerde koşar adım düşünceler içinde tatsız ve muzdarip. Ümitle hicran vuslata karşı mahcup ve biçare. Titreyen bedende usulüne uygun uyku depresyonlarında, iki ayrı beden ama bir ruh. Sürünüyor ayaklar birbirine gitmek için, bir yerlerde asılsızlığa inat, asıllarda yaşayan damarlaşmış bir hikaye. İsyanlara pankart açıp etrafına bakakalan. İkilemlerde kalan hayatların çıkmazlarında yaşanan bir ömürlük sevgili iki bakış, medet Yarab dualarını dilinden düşürmeyen tümcelerin bitmediği iki dudak.
Hayat halsiz ve dermansız
Çaresi kalbinde varolmak
Gizlenmek ve sır olmak
Zamana hazmedip yaşamak
Yaşama sarılmak için ısrar etmek… İnandıklarımızın hesapsızlığında yürüdükçe yürüyoruz yollarda, yanlışsız ve muteber sona doğru. İçinde her şeyin ışık olduğu bir hazinedir; sevginin gönül kapısında sevenleri karşılayan. İçinde çaresizliğin olmadığı değillerden meydana gelen bahçeden, “bir demet değil toplayıp” tek-taneli olarak hediyeleştirmek ve dağıtmak tektane(me). Ahh ahhh! Deyip çareleri ekmek, Değil bahçelerine.
Yollardayım
Beklemeler nankör
Tek-tane(me) kavuşmalarıma
Gecelerin intizarı sorgusuz
Boş kalan edebiyat zindanlarında
Ebediyete kadar kelepçelenmiş
Aşka mahkûm… Ölüm ötelere gelmekte soluk soluğa sorular aynı, “mahşer gibi sensizlik” düşlerimi düşlediğim, düşkün düşüncelerin, düşmanlığında sessizlik sardı her yanı. Kalabalık yalnızlıklardan usandı yüreğim. Her şeyiyle amansız bir feryat var iç çıkışlarımda. Acılarımı arkada bıraktım, etiketi belli sonsuz bir yürüyüşe merhaba demek adına. Artık her şey tükendi ve sabırsızlık içinde zamana git, akrep ve yelkovana haykırıyorum sesim kısılırcasına.
Ne hasret özleminde,
Ne de “SENİ” özlerken hasretinle
Sevgi nöbetindeyim işte…. Kanıma dokunuyor saatler, yok artık düşünmek boş yere, vakit sana doğru çalıyor, sesler gölgesinde zamanın, gölgesindeyim seslerin çünkü “BEN SIKILDIM GÖLGELERİN KISIK SESLERİNDE…”