content 1977 Trabzon doğumluyum/evli ve bir çocuk annesiyim. yerel bir gazetede ve İnternet bir edebiyat dergisinde yazılar yazıyorum. k.t.u mezunuyum.
25 Kas

Kırılmaların Tam Ortasındayım, Darmadağınık!

Bir ayrılığın ardından; ağlayan bir çift göz yaslamış sırtını, acıların kuytuda kalan köşküne. Bitmeyen ve bitmeyecek bir duadır, geceden kalma düşlerin düş ardı yollara yazdıkları.Bir telefon ötesi başlayıp, bir kulak duyumuyla hayatından çıkaran kalplerdeki anayasa.

Acımasızlığın gölgesinde, yokluğuna küfret-tiren bir sancının kasıklarına saplanan umutsuzluk. Sorular sualini yitirdiği anlarda, bir cam kenarında yok olan sevginin bittiği noktadır aşk. Bekledikçe daralan kalp aralıklarında bir kadın çığlığı. Adamsızlığın anatomisini bir kalemde, bir kelâmda yıkıp giden duyguların, asaletsiz tutumuyla kırılan noktalar.

Yarı sarhoş bedenimde gafil bir seyirdir gece

seccademde nem kokusu
fikirlerim sakıncalı yüz tutmuyor
sevdamın saçları dağınık bir kaç gün önceden kalma
can damlıyor pencereme sağnak yağmurlar başlamış
can kırıklarım düştükçe ıslanıyor
acıya dönük gözlerim” AYSUN GÜL

Yüzündeki çizgilerin her karışında gezinen parmakların, edepsiz dokunuşlarını lanetlercesine olmak ve olamamak arasında kalan aralıksız düş kırıkları sarıyor, kalp çıkmazlarını. Besmelesiz tutunuşların sığınağında, sebepsiz bir yaşam. Seccadelere damlayan günahın gözyaşlarındaki, bin tövbe ziyan içinde. Affına malum sözcüklerin yığıntısı durmuyor yakarışlar. Hasta bedenlerin irkilişlerini sana salıyorum, yüzünde kararan gece karası buhranların arka sokaklarında.

"Sevda can çekiyor, gözlerinde vicdansız bir amalık
haya bilmeyen ellerine, kelepçeler takıldı.
Esaret özgürlüğün dostluğunda,
kalbinin sokak aralarında.
İniltilerini yollar bağladı,
bezgin bir ifade seni bıraktığım toprak yolda.
Ayaklarında pişmanlık nasırlaştı yürüdükçe
arkasına bakmayan ben değildim
inadımdı içimde ter tutan.
taşların hezimetidir deyip, sıcağa bağladık
rüzgarın alıp götürdüklerini.." AYSUN GÜL

Bir hikayedir, hayat ve hayata vurulan bir adanıştır rollerimiz. Bazen figüran, bazen başrol, bazen de öylesine rol arayan bir benlik. Yanık bir türkünün sözlerine yazılan ve söylenmeyi bekleyen, anonim bir ezgidir, duygular. Benliğin karanlığı aralayan aralıksız vurgunları-dır, yetti be demeyi isteyen, utanç duvarlarının bir yıkılacağını ümit edip gerçekleşen hayallerinin karşısında ezilen ve kendin kaybeden.

Bir devlet düşlüyorum duygusal yasaları kırıp geçiren, saçma sapan hayallere zincirler vuran, esareti özgürlüğe kırdıran savaşı barışın içinde savaştıran. Sözlerin gözlere ferman yazdırdığı bir çizgide yemin bozduran. İflas ettiği yerden tekrarlayan hayatındaki anlamsızlıkları. Git demeye gücü yetmeden, gelgitleri bir tetikte katleden.

“Sitemlediğim yol bakışlarına ahu zardayım senin yüzünden. Arkada bıraktığım bir öykünün sayfalarında bıraktığım sensizliğin daralışlarında nefes alamıyorum. Git artık içimden hayatımdan çık demek memleketi olmayan yürek devletimde ki yerini terk ediyorum artık. Yeniden asılıyorum hayata .”Kelimelerden ibaret işte hayat kimin söylediği kimin hissettiği belli olmayan duyguların cümleye aktarılışı. Yeminlerin yerin dibine girdiği bir cehennem, yalancı ve uykusuz ve şikayetçi..

ALANI YOKTUR KALBIN, ZAMANIN VE MEKANIN AKIL GİRDABINDA DOLAMBACLI SURECE CARPAR VE KAYBEDER KENDINI, RIYA KUYUSUNDAN KURTULMAK ICIN BEKLER VE DEBELENIR KARA GÖZLU MELEK GELENE KADAR..”  A.GÜL

SELAM VE DUA İLE

Etiketler : , , , , , , , , , , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank