Başka Gözlerdeki Işığı Çalanlar…
İkiyüzlü akıllara, ikiyüzlü astar takılmış. Suretsizlik ve surete ilişkin mantıksız görüntülerin hayali sarsıntılarında yaşayan bu türler, zarar vermekten kaçınmazlar. Yırtılan perdelerine, boncuktan yapılmış perdeler takarak arsızlıkları gizleyenlerdir, onlar.
“Deli saçması bir çift kelime
Devleti ütopya da toprağa düşmüş
Can vermekte, kalabalık bir hengâme
Ağızlarda karmaşık sesler hep bir ağızdan
Deli saçması bir adam dolusu..” AYSUN GÜL
Yapay bir içeriktir, yaşama kattıkları asılsız ve dünyevi buyruklar taşıyan. Amaçları sadece kendi varlıklarının hükmünde, rahat bir hayat sürmektir. Gözlerindeki fersizliği, başka gözlerdeki feri çalarak tamamlamaya çalışırlar. Hayatı işlerine geldiği gibi kurcalar ve karıştırırlar. Beşeri duygusallığın zindanlarını, çift yönlü yolsuzluklarıyla doldurur ve sürerler. Düşünmek sadece yalandır, riyadır, sarmaşık çiçeğidir, gönülleri adaletsizce saran.
“Bir palyoça ağlıyor, yüzündeki tebessümde
Koca bir yalan akıyor yüzünden, kocaman gözlerinden
Durmaksızın! Göz bebeklerinde yığılan
Sağanak yağmurların akışına,
Durmaksızın! Görünenlerin
Görünmezliklerdeki aksine…” AYSUN GÜL
Hayâ nedir? Bilmeden hayâ diye koşturan, bu fahişe sözlü sloganlarıyla dünyevi buhranların içine salkım saçak yaşamayı, yaşamak sayanların üstatlarıdır bunlar. Hak bilmeyen ve hakkı dilinden düşürmeyen, yalan çukurunda yalanlarını doğrulayan gafilliklerini, her defasında gözyaşlarıyla ve iki muhabbetin belini kırarak bırakırlar, kendilerini başlangıca ve sona. Oysa ki insanın en büyük düşmanı kimdir? diye sorsan dünyadaki her kula, ilk söylenecek olan şeytandır, yani Azazil’dir der işin içinden çıkarlar. Lakin bilmedikleri ya da bildikleri halde içinde bulundukları durumlarını koruyabilmek adına, binbir suratlı insanları hayatlarına dâhil edenlerdir, gerçekte insanın düşmanları.
Çıkar denilen ego canavarının, kalplere düşürdüklerine baktığımızda göreceğimiz sadece suratsızlıktır.
Geceleri ruhlarındaki suretlerini dinlendirmeye alan bu insani çıyanlar, aydınlığında yüzlerine vurmasıyla birlikte koyulurlar yapmakla yükümlü oldukları, her yönden verecekleri zararlı işlerine. Kaidesiz yaptıklarından zevk alarak, değişemeden yaşarlar bu deccalı yüreksizler. Dinlenen akıl almaz felsefeleriyle; gözlerine dolan nefreti, dünden alıp bir gün sonrasına yığıntı yapmaya başlarlar. Kişiliğe göre rollerini belirleyen bu varlıklar, istedikleri her karakterin içinde kaybolmayı büyük bir ustalıkla becerirler.
“Maskeler daralmış solgun iç çekişler simaları bürüyen
Sahte bir hayatta yalnızlığa yürüyen
Bir avuç yüz görümlüğü görgüsüzlük aynasında
Korkaklığının arkasını cesaretle bürüyen.” AYSUN GÜL
Ömürsel tavırlarıyla, hayatlarındaki her şeyi garanti altına almaya çalışarak, en sevdiklerini bile düşünmeden ezer geçerler. Mutmain gönüllerin sergiledikleri hassas davranışları, kendi davranışlarından gelen süsleyici niteliklerle yok etmeyi, yakıp yıkmayı bilirler ve ona göre davranırlar. Damarlarına kadar kara bir âmâlıkla bakışlarını doğrulturlar, âlemdeki her ışığa. Aydınlığı bile kendilerine yar eder, yaransız kendileriyle karanlığı yaşamaktan kurtulamazlar. İç dünyalarındaki sorunları, sorunsuzluk olarak ifade ederler, ifadesizliklerinin farkındalığıyla kendilerine bile inanmazlar, çoğu zaman.
Sözün özü, bin bir suretli bu medeniyet azmanlarını mı zincirlemeli miyiz, yoksa kendimizi mi dört duvar arasına kapatmalıyız bilmiyorum! Üstat Mehmet Akif’in de dediği gibi, "ben artık bu ikiyüzlü insanlardan korkmuyorum, çünkü öyle bin bir suratlar gördüm ki, onlar beni korkutmuyorlar” diyerek beşeri zihniyet dersi veriyor, insanlığa bu güzel anekdotuyla.
Selam ve dua ile
insan yüzüne kendinden başka maske taktıkça 2 yüzlü ,üç yüzlü fln olmaz....Aksine yüzsüzleşir....
Ekim 14th, 2010 at 02:12iki yüzlü, üç yüzlü, yüz kadar yüzlü bir yüzsüz olur.. 🙂
Ekim 14th, 2010 at 08:50Arkadaşlar aslında anlatmaya çalıştığım o. en son üstatın anısını koymamın sebebi de buydu...
Ekim 14th, 2010 at 10:36suretsizlerdir onlar..
ikinize de teşekkürler.
(Birden çocukluğumu hatırlayıp)"Bana teşekkür etme, ben sana küsüm!" diyesim geldi...
Ekim 14th, 2010 at 13:29Şaka bir yana, güzel bir konuyu işlemişsin kıymetlim, kardeşim..