content 1977 Trabzon doğumluyum/evli ve bir çocuk annesiyim. yerel bir gazetede ve İnternet bir edebiyat dergisinde yazılar yazıyorum. k.t.u mezunuyum.
12 Eki

Tükenmeyen Sosyal Kaoslar..

Hayal edilemeyecek kurgular vardır, içimizi kasıp kavuran. Tesadüf dediğimiz gaflet darlığından tevafukla bizleri gamlı uykulardan uyandıran. İnsan zor zamanlarında aranmayı, sevildiğini bilmeyi ister. Hangi zaman ve çağda olursa olsun, gözleri sevdiklerini arar durur bir çığlık misali.

“Kurgularla yazılan hayatına

Süngülerle saldırıyorum

Yapaysallık ardı kesilmez bireysel bir çaba

Midemdeki sancılarla kıvranıyorum.” AYSUN GÜL

Gün geçtikçe yıpranan güzel hasletler, denge profilini de kaldırdı çevremizden. Sevgi bir kalıp olmaktan çok, yapısal bir tedirgin halini aldı. Yanlış yaşanılan duyguların, insan ruhuna verdiği zarar, depresyon denilen kaygılı duyguyla eşdeğer sayılır oldu. Toplum psikolojisi öyle bir duruma geldi ki; kim haklı? Kim gerçekçi? Kim seviyor? Kim yalan sözden uzak yaşıyor? Kısacası hangi insan, insan olma suretinden çıkmadan hayata sarılıyor artık belli olmuyor.

“Aşk sahnede talepsiz ve endişeli

Çıplak bedeninde sitemle dolu

Arzulu ve küstah

İçeriği aykırı sevişmelerle bulanmış

Karmaşık ve agresif öpüşmeler

Dudaklarda…” AYSUN GÜL

Şikayetlerin bitmediği, çıkar sevdalarına dayalı ailevi ilişkiler, kimliksizliğe doğru kuşkulu bir şekilde ilerliyor.

Denetleyici diye anladığımız insan topluluğu, elinde fiziki ve bedensel gücü, mustazaf diye nitelendirilen grupların üzerinde deniyor ve sömürüyor, var gücüyle. Aklın yerini paranın ve  gösterişin aldığı zamanın akıbetini de bu bitmez, tükenmez isteksizlik belirliyor.

Anne ve baba figürü öylesine kaypaklaştı ki, çocuklarla kimlik uyuşmazlığı gittikçe yokuş yukarı tırmanır oldu. Toplumda kimlikler yer değiştirirken, insana ait karakteristik haritada ister istemez, değişti.

“Fahişe kalıpların kaldırımlara

Ayak sürüme sesleri sarıyor karanlık sokakları

İrkilen bir yüreğin soğuk taşlara yığılan

Günahkâr ve tövbekâr bedeni sayıklıyor

Zamanın fahişe düşlerindeki amansızlığı.” AYSUN GÜL

Asimile olmuş sosyal varlığı tekme tokat dayak atarcasına kırıp geçiren anlamsızlık ve niyetsizlik var gücüyle sona doğru gitmektedir. “Bir Karga'nın Ördek gibi narin ve hoş yürüyeceğim diye, Karga gibi yürümeyi de unutması vari yaşıyoruz bu hayatı.

Sevginin yerine anlık tutkuları koyduk, doğrunun yerini pembe yalanlarla doldurduk, aşka Mecnun diye bir kıyafet giydirdik, gözyaşlarını verilen rol  gibi oynadık, saygıyı çıkara bağladık, hoşgörüyü paçavra laflarla denize doldurduk, güzel konuşmayı espri konusu yapılan küstah sözlere tercih ettik ve hayatımızı bir kalemde güç uğruna ya başkalarına teslim ettik, ya da var gücümüzle başkaları üzerinde kullandık.

“Sosyal ölüme, a sosyal zaman pankart kaldırdı

Gösterilere militan olan gösterişsiz sözler

Uzaklaştığı gerçekleri haykırmaya  parmak kaldırdı

Kurgulanmış cenderede kinlendekçe taraflar maskelendikçe yüzler

Yarım kalmış sosyal canların imhası için suretlerini çıkardı…” AYSUN GÜL

“Bu toplum nereye gidiyor?” sorusunu sormak bile beni korkuturken, birileri iyiye gidiyoruz laflarıyla kandırıyor bu insanları. Bizler biz olmayı benliğimize kavuşma savaşını, barışa çevirdiğimiz gün yaşama anlam katacağımızı bilmeliyiz. Işık ve aydınlık kandil misali yanar, o zaman kalbimizde. Kandilleri söndürmeyelim. Depresip bir toplum olmaktan sıyrılmak için silkinip kendimiz olalım.

Yunus'un bir şiiriyle sözlerime virgül koymak istiyorum
ilim ilim bilmektir
ilim kendin bilmektir
sen kendini bilmezsin

bu nice okumaktır.

SELAM VE DUA İLE

Etiketler : , , , , , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

1 Kere Cevaplanmış to “Tükenmeyen Sosyal Kaoslar..”

  1. 1
    ahmet fidan Says:

    Konunda haklısın Aysun.
    * * * *
    Bu yazılarını derlediğinde adına "@sosyal aşk rubaileri" dersin artık.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank