28 Şubat – 7 Ocak
Bence planlanandan 2 gün gecikmeli olarak, Ergenekon’un bilmem kaçıncı dalgası niyetine bulduklarını toplayıp götürdüler.
11 yıllık kinin sonucudur bu. Menemen’deki zihniyetin ABD ile koyun koyuna yaptıkları planları bir 28 Şubat günü bozulanların 11 yıllık hırsları, muhtemelen takipleri ve hayalleri sonucunda oluşturdukları senaryolarını eyleme döktükleri soğuk bir kış sabahında, bilmem kaç kişi daha gözaltına alındı.
Ortak özellikleri “Anti-Emperyalizm” olan, ulusal duruşa sahip, vatan için didinmiş, büyük bir kısmı gerçekten Atatürkçü düşün insanları bir çuvalın içinde.
Yanlarına da ne idüğü belirsiz adamlar eklenmiş. Tam bir kolaj.
Bu Ergenekon davasının her dalgasında, Irak’ta başına çuval geçirilen askerlerimizi hatırlıyorum.
Neden hiçbir fark göremiyorum.
Geçen gün Ahmet Taner Kışlalı’dan bir söz iletmiştim. Daha çok özgürlükten kimseye zarar gelmez. Devlet devlet oldukça, görevini bildikçe kimseye özgürlükten zarar gelmez.
İnanın “Velev ki” ile başlayan cümleler kurmak istiyorum.
Bu ülkede artık iktidarın yanlış yaptığını düşünmek, yolsuzluk dosyalarını muhalefete veya iletilmesi gereken yerlere iletmek, laiklik karşıtı gizli eylemleri bilmek-bildirmek-paylaşmak-ortaya çıkarmak suç oldu.
Devletin gizli belgeleri dışındaki bilgilere sahip olmanın suçu ne olabilir? Devletin içerisindeki iktidar yanlısı kadrolaşmayı gerçekleştirmek suç olmuyor da, bu kadrolaşmaya karşı çıkmak ve bu “basiretsiz adamlar topluluğu”nun yaptıklarını ortaya çıkarmak mı suç oluyor?
Hırsızın hiç suçu yok mu bu memlekette?
Cuma günleri yarı tatil, din bezirganları memur olmuş, memurları ise tarikat liderlerinin kulları. Tarikat liderleri devletin mi adamı?
Sizin memurlarınız, müdürleriniz, bakanlarınız tarikat liderleriniz tarafından yönlendirilirken suç olmuyor değil mi? Onun da adını koyalım, ona da “Rabıta” örgütü diyelim, onu da ortaya çıkaralım.
Herkes kuzu da bu içeri alınan adamlar mı kurt?
Her dalgada başına çuval geçirilen askerlerimizin hissettikleri acıyı hissediyorum.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti, 27 Mayıs devriminin ardından yeniden kurulmaya çalışılırken her yönden önlemini almak istedi. Kendisini içeriden göçertmeye çalışan, 50 yıllık planını yapmış Emperyalist devletlerin Türkiye üzerindeki oyunlarını gerçekleştirememesi için hem devlet hem de sivil güçleriyle önlemini almıştı.
En azından elinden geleni yapmıştı.
O günden bu güne kadar verilen çetin bir meydan muharebesinin sonuna geliyoruz.
Yavaş ve acılı bir şekilde.
Türkiye Cumhuriyeti’nin 3. meydan savaşı 28 Şubat tarihinde başladı, Ergenekon Meydan Muharebesi ile son buluyor.
Kendimi, başına çuval geçirilmiş bir “Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşı” gibi hissediyorum.
Ve diyorum ki “Velev ki…”
Velev ki birileri Türkiye Cumhuriyeti’ni korumak için çok yönlü bir önlemler dizisi almış olsun.