28 Mart Klasiği
Klasiktir. Her doğum günlerinde insanın içindeki belirsiz heyecan ve telaş.
Nedensizdir. Büyük beklentiler oluşturur insan, tüm benliğiyle bugüne dair.
Koca bir yılın ardından tüm artılarını ve eksilerini bir günün yirmi dört saatine sığdırıp, değerlendirmeler yapar. Doğruları ayrı bir yere, yanlışları diğer bir yöne sıralar. Kendiyle sessizce konuşur zaman zaman, bir de kalabalıkta çığlıklar atar, kutlama yapar.
Bugün benim doğum günüm. Hala sorgulamaya geçemedim geçen bir yılımı. Bu yıl da farklı olsun istedim. Anlamsız bir güzellik doğuyor içimden. Tutuyorum bir bir gitmesinler, bende gizlensinler. Malum bugünün yarını var.
Yirmi dört oluyorum.
Başardıklarım ve başaramadıklarımla.
Yaşadıklarım ve yaşayamadıklarımla.
Hatalarım ve doğrularımla.
Bende olanlar ve bende olması için çabaladıklarımla.
Geride bıraktığım yirmi dört yılın hesaplar defteri gözümün önünde.
Yıl 1985.
Bir perşembe sabahı, günün yirmi sekizi, aylardan mart, saat dokuza yirmi kala. Feryat figan bu dünyadaki yerimi bulduğum gün. Ne güzel, ne heyecanlı, ne şaşkın, ne korkak bir andı kim bilir. Keşke hatırlayabilsem o anlarımı.
Ve…
Yıl 2009.
Bir cumartesi sabahı, günün yirmi sekizi, aylardan mart, saat dokuza yirmi kala. Sukunet içinde dünyadaki yerimi sorguladığım bilmem kaçıncı gün. Ne buruk, ne telaşlı, ne hüzünlü, ne kalabalık bir gün. Hatırladığım bu da yetmeyip, ilmek ilmek içime işlediğim, yanımdakilerle doğduğumu kutladığım aslında herkes için sıradan benim için özel gün.
Doğum gününüz kutlu olsun sayın Güloğlu, nice mutlu yıllara.
Mart 28th, 2009 at 15:14