27 Ay Öncesi, Sonrasında Söylenenler Yazılanlar ve İYGAD
Yerel gazetecilerin meslek örgütü İYGAD... Hafta sonu yapılan kongresini Umut Veli Develi kazandı. Eski başkanlardan Muhlis Polat ise kaybetti.
Kongrenin en ilginci ise iki yıl içersinde 3. kez kongresini gerçekleştiren İYGAD'ın 1 Eylül 2010 tarihinde başkan adayı olduğumda, yan yana duranların Cumartesi günü karşı karşıya gelmeleriydi. Aday olduğumda bana karşı ittifak yapanların büyük çoğunluğu, ben olmayınca yan yana gelmişlerdi. Ekip arkadaşlarımızın tamamı ise, aday olduğumuzda karşı tarafta yer alan Develi'nin yanında olmuştu.
Develi'nin başında bulunduğu Yaşam Gurubu ise aday olduğum kongrde ekip olarak karşımızda yer almışlardı. Yaşam Gurubu'ndan iki arkadaşımızda 27 ay önce kazanan ekibin listesinde yer almışlardı.
Hey gidi günler hey... 27 ay sonra bir oyum vardı ve oyumu Develi'ye verdim.
****
27 ay önce yapılan kongrede, “Biz kazanacağız. İYGAD kazanacak” diye bitirmiştim konuşmamı. Konuşmamda; haber yazmaktan, köşe yazısı yazmaktan bihaber gazetecilerle(!) şantajcı gazeteci-lerle, fotoğraf makinesini bir silah gibi kullananlarla, manşetlere köfteci-mobilya açılışlarını yapanlarla, masa başında kurmaca haber yazanlarla yerel medyanın saygınlığının yükselemeyeceğini ifade etmiştim.
Ayrıca, okuyucuya ulaştırılan gazetelerin, mizanpaj yönünden yerlerde süründüğünü, gazete doldurmak için başlıkların olağanüstü büyük verildiğini, fotoğraf altı yazmasını bilmeyen sayfa sekreterleri, editörlerle(!) (ki, bugün yerel gazetelerde editör ve sayfa sekreterleri çoğunda yok) mesleğimizin saygınlığının yerlerde sürüneceğini söylemiştim.
Ve mesleğimizin saygınlığını yükseltmek için arkadaşlarımızla beraber yönetime aday olduğumuzu söylerken, nasıl yapacağımızı kürsüden hem sözlü olarak hem de yazılı olarak salonda delegelere dağıtılan broşürlerle anlatmıştık.
Ve kongre sonrasında yazdığım ilk yazıda; “sonunda mesleğimizi adam gibi yapanlar kazanacak. Ve saygınlığımızı yükseltmek için projeler üreten ve hayata geçiren meslek örgütümüz kazanacak. Bu olmazsa zaten hayat onları tasfiye edecek. Çünkü hayat eninde sonunda gitmesi gereken yere gidiyor” diyerek de tarihe not düşmüştüm.
Kongre sonrasında 6 Eylül 2010 tarihli 'İYGAD kongresi süreci' başlıklı köşe yazımda, '.... kongre sürecinde.... öylesine şeyler gördük ki, şaşırdık. Yalan ve iftira üzerine kurulmuş kazanma duygusu. Hakkımızda yalan söyleyenleri, iftira üzerine bir kongre yarışı kuranları, fırıldak gibi ortalıkta dönenlerin tamamını mürteci olarak gördüğümü buradan bir kez daha yazayım. Mürteci sözünden sadece yalancılar ve iftiracılar alınsın. Yalancı olmayanların, iftira atmayanların zaten alınmalarına gerek yoktur. Bazen kazandığını zannedenler kaybetmiş, kaybedenler ise kazanmıştır. Bakın hayat denilen yaşanılanlara ve hayatın o yanılmaz bilgeliğine, tüm çıplaklığı ile bu gerçeği göreceksiniz” diyerek kongre ile ilgili düşüncelerimi anlatmıştım. (yazının tamamı: http://www.alitarakci.com.tr/?p=291)
****
Kongre sonrasında yaşananları anlattığım; 19 Ekim 2010 tarihli 'Kendilerini, kutsal devletin yöneticileri gibi gören İYGAD yönetimine(1)', 20 Ekim ve 21 Ekim tarihlerinde 2 ve 3 olarak toplam üç yazı yazdım. Yazıların tamamını http://www.alitarakci.com.tr/?p=192, http://www.alitarakci.com.tr/?p=189, http://www.alitarakci.com.tr/?p=186 adreslerinden okuyabilirsiniz.
Yol arkadaşlığı yapanlar, Eylül 2010 tarihinde karşımızda akla gelecek tüm argümanları kullanarak çıkanlar, kong-renin 40'ı bile çıkmadan yönetimden istifa edenler zehir zemberek sözlerle basın açıklaması yapıyorlardı. “Dedikodu çamuruna batanlar ve yalakalık yapanlar ve İYGAD’dan beslenenler…” diyerek suçlamalarda bulunuyorlardı. Basın açıklamasında ayrıca, “Çingeneyi padişah yapmışlar, kısa dönemde çok falso oldu, aile şirketi, hemşeri derneği, atıcılar kulübü, hemşeri derneği anlayışı, destek hatalı bir karar, ........ tarafından dile getirilen ‘dedikodular, dedikodu çamuruna batarak, basitleşmektir, makam ve ve mevki sevdası için dostlarına iftira atmaktan çekinmeyecek kadar sığ bir tavır sergiledi, zübük siyaset menfaatleri için yalakalık yapmak, İYGAD’dan beslenmek…”cümleler yer aldı
****
Biz mevcut yönetime muhalefettik... Düşüncelerimizi hem yazılı hem de sözlü olarak dile getiriyorduk. Ekim ayında yazdığım yazının sonunda: 'Bir kez daha ifade edeyim: İYGAD’ın yönetiminde bulunanlar, derneği Esenyurt dışına taşı(ya)mazlar. İlçenin sınırlarını içersine mahkum ederler. Olağan kongrede yaptıkları icraatlar olarakta, bol bol yaptıkları ziyaretleri ‘faaliyet’ diye anlatırlar. Kongre sürecine kadar, kim eleştiri yazısı yazarsa da disiplin kuruluna verirler, ancak kimseyi de ihraç edemezler. En kötü senaryomu söyleyeyim. Böyle giderse, üyelerini kaybederler ve birgün derneği kapatmak zorunda kalırlar' diyerek bitirmiştim.
****
Olağanüstü kongre sonrasında Mart ayında yapılan olağan kongreden sonra 'İYGAD kazandı (!), gazeteciler kaybetti (!)' (http://www.alitarakci.com.tr/?p=113) başlığı ile kongreyle ilgili izlenimleri ve düşüncelerimi yazmıştım.
Adresini yukarıda belirttiğim iki yıl önceki yazıda, 'Kazanan ekibin aşağıda yazacağım hikayeyi iyi okumasını ve aynı zamanda onu destekleyenlerin de .............. iyi okumasını diliyorum. Bazen kazandığını zannedenlerin hayatın içersinde aslında kaybetmiş, kaybettiği düşünenlerinde aslında kazandığını görürsünüz. Çünkü zamanın bilgeliği ve saati asla şaşmıyor… Doğru ise, tarihin o bilgeliliği içersinde zaten ortaya çıkıyor…
Tanrının sözü çok açık: “Sizin hayır bildiklerinizde şer, şer bildiklerinizde hayır vardır.”Neyin şer neyin hayır olduğuna Tanrı’nın yanılmaz adaleti karar veriyor. Ve o gerçek, hayatımızın içersinde yüzümüze bir tokat gibi çarpıyor. Yani zamanın bilgeliği ve şaşmaz saati…Yine diyalektikte olduğu gibi, olumsuzlanmanın olumlanması, olumlanmanın olumsuzlanması gibi… Bizim iyi veya zafer gibi gördüklerimizin zaman içersinde kötü çıkması, kötü diye gördüğümüz şeylerin ise aslında iyi olması, zaferin yenilgiye, yenilginin zafere dönüşmesi gibi… İYGAD yönetimi Cumartesi günü yapılan kongre ile miadını doldurmuştur. Dernek Esenyurt içerisine hapsolmuş, hemşeri ilişkileri içersinde boğulmuş ve dar, çıkarcı ve mesleki kaygıların dışında başka hesaplarla hareket eden İYGAD iflah olmayacak bir yere gelmiştir.'
27 ay önce kazandığını düşünenler, derneğin kapısına kilit vurmadan, istifa ederek olağanüstü kongreye gittiler. Ve bir doğru yaparken aynı zamanda da bir yanlış yaparak aday çıkardılar. Ezici bir farkla seçimi kaybettiler. Seçimleri kazanan Umut Veli Develi ise çok geniş bir mutabakat sağlayarak kazandı. Başarılı olur mu? Bekleyip göreceğiz. Benim dileğim, ekip arkadaşlarıyla başarılı olmalarıdır. Olağan kongreye kadar başarılı olamazlarsa, doğru olan derneğin kapısına kilit vurmaktır.
****
Disipline bile vermeden Emin Beyaz ve beni dernekten atmaya çalışanlara, genel kurul tokat gibi bir yanıt verdi. Halbu ki, topluca istifa ettiğimizde istifamızı kabul etseler kongreyi asla kaybetmeyeceklerdi. Başarısızlıklarını ise istifa etmemize bağlayanlar, haklılığımızı teyit ediyorlardı.
Kendi tüzüklerini bile yok hükmünde görenlerle dernek ancak buraya kadar gelebilmişti. Başka türlüsü de mümkün değildi. Hayat bizi haklı çıkarmıştı.
Ve pazar günü yapılan olağanüstü kongre de; hakkımızda yalan söyleyenlere, karşımızda duranlara, yaşananlara, guruplaşmalara; yaptığımız eleştirilerin, önermelerin de ne kadar doğru olduğunu ortaya koyan haklı olduğumuzun kocaman bir yanıtıydı.
Son söz: Sonuçta dün kazandıklarını zannedenler aslında aylar sonra kaybetmişlerdi. Pazar günü 27 ay önceki haklı tespitlerimiz ve önermelerimiz kazandı. Yaşanan süreç bunun kanıtıydı. Hayatın bilgeliği eninde sonunda ortaya çıkıyordu. Ve o gerçek yalanlarla, ayak oyunlarıyla, hasetliklerle engellenemiyordu.