content

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

06 Mar

2050’lerde Doyabilmemiz İçin…

Analizleriminden birinde (Açıkgöz 2014) gelişen refah nedeniyle, 2050 yıllarına doğru, kişi başına günlük kalori tüketiminin %11 artacağı, ayrıca bazı gıda türlerinde kişi başına düşen yıllık gıda tüketiminde çarpıcı değişimler untitledbeklendiği ele alınmıştı. Örneğin tahıllarda herhangibir değişim beklenmezken, şekerde %14, baklagillerde %15, bitkisel yağlarda %33, etde %26, süt ve mamüllerinde %19 artış yaşanacağı dile getirilmişti. Bu değişim beklentisinde, ulusal ve uluslar arası araştırma ve yatırım stratejistlerinin gerekli uyarıları yapacakları muhakkak. Aynı yazıda, dağınık yapıdaki  tarımsal  araştırma kurumlarının tek bir çatı altında toplanmasının kaçınılmaz olduğuna da dikkat çekilmeye çalışılmıştı.

İşlenen tarım arazilerinde büyük bir değişim olmamasına rağmen, 1960’ larda 3 milyar iken ikiye katlanan dünya nüfusunu nasıl besleyebildiğimize de bir açıklama getirelim (Grafik): (Türkiye’deki verimin AB’de ortalamasını geçtiğine ve 50 yıl içinde 4 kat artarak 750 kg/da’a ulaştığına dikkat!)  Söz konusu artış tarımsal araştırma ve geliştirmelerle sağlanmış. Örneğin bitki boyu ıslahla kısaltılarak, gübreleme ve sulamaya uygun bir yapı kazandırılmıştır.

1960 sonrası tarımsal üretim artışının, 2050’lere nasıl yansıtılabileceği Uluslar arası Gıda Politikaları araştırma Enstitüsünün (International Food Policy Research Institute (IFPRI)) yayınladığı bir raporda (rapor) ele alınmıştır. Söz konusu rapor, şu anda tükettiğimiz gıdanın ortalama %70’i kadar daha fazla üretilmesi gerektiğine değinmektedir (artış et için: %80, tahıl için %52). Rapor tüm tarımsal üretim seçeneklerinin her ekoloji için detaylı olarak araştırılması halinde, arzulanan fazla besin maddesi üretiminin gerçekleşebileceği, hatta gerekli olan miktarın da üstüne çıkabileceğini müjdelemektedir. Üretim arışını sağlayacak yeni teknolojileri de kucaklayan seçenekler üç ana gurupta toplanmıştır:

1. Bitkisel verimliliği artırmak için tarımsal araştırmalara yoğun yatırımlar yaparak, sıcağa, kurağa, biyotik (hastalık-zararlı) ve abiyotik (tuzluluk vs.) koşullara karşı dayanıklı çeşitleri geliştirmek;

2. Kaynakların etkin kullanımını sağlamak için anıza ekim, hassas tarım, toprak verimliliğinin titiz yönetimi, ikinci ürün gibi agronomik seçeneklerin, araştırmalarla belirlenip uygulamaya geçirilmesi;

3. Sulama tekniklerini detayla araştırarak, başta su tasarrufu olmak üzere kısıtlı su kaynağını en etken şekilde kullanmak üzere sulama sistemlerinin belirlenmesi.

Bu seçenekleri kombinasyonlarının modellemesi (MIRC A1B) ile üç temel bitkide (mısır, çeltik ve buğday) bir simülasyon çalışması yapılmış ve her bir seçeneğin hangi oranda verim artışı sağlayabileceği verilere ulaşılmıştır (çizelge).

Seçenekler

Mısır (%)

Çeltik (%)

Buğday (%)

Azottan   etkin yararlanan çeşitler

11

20

6

Anıza ekim

16

-

16

Sıcağa   dayanıklı çeşitler

16

3

9

Hassas   tarım

4

9

10

Bu çizelgeden de izlenebildiği gibi azottan etkin yararlanan çeşitlerle çeltikte %20, anıza ekim (no‐till) mısır ve buğdayda %16, sıcağa dayanıklı çeşitlerin devreye girmesi ile mısırda %16 ve hassa tarım uygulaması ile buğdayda % 10 oranında verimin artabileceği ortaya çıkmıştır. Bunların dışında hastalıklara ve zararlılara dayanıklı yeni genotipler ve diğer seçeneklerle %50 civarında verim artışının sağlanabileceği beklenebilir.

Söz konusu raporu ele alan başka bir analizde (belge) verim artışını sağlayacak sihirli bir değneğin olmadığı vurgulanırken,  yukarıdaki konu ile ilgili araştırmaların, bir an önce başlatılması dile getirilmektedir. Aslında, söz konusu model araştırma sonuçlarını doğrulayan bazı seçenekler şimdiden uygulamaya geçirilmiştir.  Arjantin örneğinde olduğu gibi biyotek çeşitlerin de devreye girmesi ile anıza ekim ülkeye milyonlarca hektar arazide bir yılda iki ürün alma fırsatı sağlamıştır. Anıza ekimle, toprak hazırlığı için gerekli 4-7 gün kazanılarak, mısır, çeltik, susam gibi bazı yazlık bitkilerin, buğday-arpadan sonra yılın ikinci ürün olarak ekimine olanak sağlamaktadır. Ülkemizde de başlatılan bu uygulamada en büyük sorun, mevcut çeşitlerin vejetasyon uzunluğu nedeniyle sonbaharın erken soğuklarında dane bağlayamamasıdır[1]. Söz konusu yazlık
bitkilerde erkenci çeşitlerin ıslahı da tarımsal üretimin artışına katkı sağlayabilecektir.

Prof. Dr. Nazimi Açıkgöz


[1] Genelde bitkilerde çiçek tozları 18 C0 altında yaşayamazlar.

Etiketler : , , , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank