2010 Türkçe Olimpiyatları
Fethullah Gülen Hocaefendi’ye ilk ABD’ye gittiğinde önemli bir Amerikalı gazeteci, “dünyanın her tarafına okullar açmaktaki hedefiniz nedir?” diye sormuş, muhtemelen İslam’ı yaymak, cihat vb. gibi bir cevap ummuştu. Böylece özellikle dünya muvazenesinde söz sahibi ülke kamuoylarını peşinen önyargıyla etkilemek, 21. yüzyılın en önemli hareketini akamete uğratmak hedefleniyordu. Ama cevap hiç kimsenin itiraz edemeyeceği sadelikteydi “Dün ABD’nin / Avrupa’nın bizim ülkemizde okullar açarken niyeti/hedefi ne idiyse bizimde hedefimiz odur.”
Bugün dünyanın dört bir yanında açılan okullar; modern dünyaya, dünya muvazenesinde söz sahibi olduğumuz tarihi arka planda olduğu gibi, Mevlana’ların, Hacı Bektaş-ı Veli’lerin, Yunus Emre’lerin sevgi ve huzur dilini, Şeyh Edebali’nin “insanı yaşat ki alem yaşasın!” felsefesini, yaban hayvanlarının açlıktan ölmemesi için vakıflar kuran Osmanlı’yı yeniden imar ve inşa çabasıdır.
Anadolu’nun hasbi ve diğergam insanları dün akıncılar halinde gittikleri coğrafyaları geçerek, Kızılelma ülküsünü aşarak, modern dünyanın en büyük sevgi destanını yazıyorlar. Mütevazı imkânlarla haritada varlığını bilmedikleri coğrafyalara gönüllerinin sesini çığlık çığlık taşıyan bu gül yüzlü pırlanta nesiller gittikleri yerlerde çoğunlukla çok zor şartlarda insanlığı yeniden inşa ediyorlar.
Bu okullardan yetişen kendileri, aileleri, ülkeleri ve insanlıkla hatta kâinatla barışık özgüven sahibi nesiller, bu okullarda kendi milli dillerini öğrendikleri gibi gönül ve sevgi dili Türkçemizi de öğreniyor / öğrenecekler. Öyle ki dün hayalini kuramadığımız bir hızla farklı renk / ırk ve milliyette, farklı din ve inanç çevrelerinden nesiller bizi bizim dilimizle tanıyacak ve anlayacaklar. Bu durum öyle ciddi bir tanıtım lobisidir ki maddi değerini hesap etmek mümkün değil.
Ülkemizde yapılan Türkçe olimpiyatları bu okulların imar ve inşasına katkı sağlayan cömert Anadolu insanına serptikleri tohumun bereketli meyvesini sunma çabasıdır ki bir eğlence programını seyrederken ağlayan insanları görmek bu ruh halinin yansımasıdır. Her yıl biraz daha geniş bir coğrafyada sevgi dilini öğrenmiş nesilleri izlemenin, bin yıl dünya muvazenesinde söz sahibi olmuş insanımızda oluşturduğu mutlu ruh hali, tarihi misyonlarını hatırlamaları anlamına geliyor. Bu arada Türkçe olimpiyatlarının katımcı ülke sayısı çoğalırken bu olimpiyatların branş sayısında ve gösteri yapılan şehirlerimizin de sayısı artıyor.
20-30 yıl önce Kabe’de emr-i İlahi’ye ittibaen hac yaparken aynı saftaki hacılarla Arapça ya da Türkçe değil İngilizce konuşmak/diyalog kurmak zorunda kalan insanımız muhtemel ki bir 20 yıl sonra sevgi dili Türkçemizle dünyanın her yerinde diyalog fırsatı doğacaktır.
Eğer insanlığa sunacak bir mesajınız, insanlığın dertlerine derman bir reçeteniz varsa yapmanız gereken önce o insanlarla konuşmakdır. Ve unutmamak gerektir ki anlattığınız ne kadar önemli/değerli olursa olsun aslolan muhatabınızın anlattığınızın ne kadarını anladığıdır.
Makalemizi yıllar önce bu neslin rüyası üzerine yazılmış bir şiirle bitirelim:
Yirmi Birinci Asrın Fatihi
Zerre kürreye gebe, gündüzde gizli gece
Varlık; O'nu haykırır; Bin mânalı bir hece
Çoklukta teklik sırrı, kâinat bir bilmece
Kalp kafa izdivacı, mânayı bulacaksın
Yirmi birinci asrın fatihi olacaksın!...
Ömer gibi bir yürek, Ali gibi bir sine;
Kaddin bükülmeyecek, sahip çıkarsan dine
Gün gelip kavuşursa sevenler sevdiğine
Ahirzaman garibi; rütbeyi alacaksın
Yirmi birinci asrın fatihi olacaksın!...
Bul bir hakikat eri, râm ol ve onu dinle
Unutma ilk savaşın önce kendi kendinle
Her yan çemenzâr olsun, çiçek çiçek seninle
Hakikat bahçesinde kalplere gireceksin
Yirmi birinci asrın fatihi olacaksın!...
Mercan mimarı yiğit! Sessizden ve derinden
Binbir bahar muştusu; cihanın her yerinden
Nice diller niyazda, Resul'ün şeherinden
Huzuru kibriya'ya edeble duracaksın
Yirmi birinci asrın fatihi olacaksın!..
İhsan-ı İlahi bu! Dâva; Allah dâvası
Yanında basit kalır, makam mansıp kavgası
Osman misali saçıl, Ebu Bekir dehâsı
Ecdadın gibi aşkla, gayretle dolacaksın
Yirmi birinci asrın fatihi olacaksın!...
Budanan bir çınarın sen en güzel sürgünü
Gözlerimde gözyaşı; izliyorum yüzünü!
Bütün zerrelerimle bekliyorum O Günü
İman-amel ve ihlas, dengeyi kuracaksın!
Yirmi birinci asrın fatihi olacaksın!...
Fırtınalar asrının ardında karçiçeğim
Rabbimin lütfu ile O Güne ereceğim
İşte O an! Huzurla kabrime gireceğim
Dilinde bir Fatiha; Kabrime geleceksin
Yirmi birinci asrın fatihi olacaksın!...
Mehmet Ali Kulat
Amacı ne olursa olsun bizim dilimizin konuşulduğu okulların olması çok güzel gerçekten.Ayna programı bu okulları yeterince tanıtıyor ve inanın bulundukları yerler beni şaşırtıyor ve gurur verici tabi.Ama Türkçe olimpiyatlarının reklamının ve organizasyonunun yeterince renkli olmadığı kanaatindeyim.Keşke biraz daha canlı, gençlerin ilgisini daha çok çekecek bir yapılanması ve katılımcılığı olabilseydi.Değindiğiniz konuda sizinle aynı fikirdeyim ancak amaç ne olursa olsun diye tekrar ekliyorum.
Mayıs 25th, 2010 at 13:29