200 Yıl Öncesi Kavramların Karşılığı Yoktur
Birkaç 10 yıl içerisinde insanlık uzayda yeni hayatlar kuracak. Yeni hayatlarla tanışacak...
Ve o gün dünyalıların bildiği herşey belki yeniden yazılacak.
Ve insanlık yeni yıldızlara doğru yolculuk ettiğinde, sınırların önemi kalmayacak... Asıl sınırlar yıldızlar arası olacak...
Bir ışık yılının 10 milyon km olduğu yeni uzaklıklar ortaya çıkacak... Ve biz uzayda eriştiğimiz hıza yeryüzünde eriştiğimizde bugünkü dünya da farklı bir dünya olacak...
Birkaç 10 yıl içerisinde üretimi bizzat yapan yapay zekalı robotlar yapılacak. Ve ne paraya, ne ekmeğe ihtiyaçları olacak.
****
Ve biz bugün konuştuklarımızı o gün konuşmayacağız.
Yok sınırlarmış, yok ulus devletler miş...
İnanın birkaç 10 yıl içerisinde bunlar tarihin çöplüğünde yerini alacak...
****
Sakına; şöyle bir dediğimi zannetmeyin. Herşey tarih olacak.
Hayır, sınırlar ve devletler üzerinden kavga yapanlar yine var olacaklar ancak gelişmiş dünyanın ilkelleri olarak...
****
Bugün dünyayı okumaya çalıştığımız, kendimizi anlamlandırmaya çalıştığımız siyasal kimliklerin tarihi en fazla 300 yıllık...
Ve bugünün dünyasında karşılığı kalmadı... Dünyayı okumaya, gelişmeyi okumayı, geleceği okumaya yetmiyor.
Yeninin kendisi geçmişin içinden çıkıyor ama ondan bağımsızlaşıyor...
Aynen onun içinden çıkacak yeni gibi...
****
Yaklaşık 200 yıl önce tarih sahnesine çıkmış; sol, sağ, milliyetçilik, ulus-milli devlet kavramları...
Bugün ulus devleti, milli devleti ortadan kaldırmaya uğraşan sözde emperyalizm, dünyanın gelişmiş kapitalist ülkeleri, sözde büyük büyük burjuvalar...
****
Sahi, bugün kimilerin esiri olduğu sol, sağ, milliyetçilik, ulus milli devlet kavramları babama mı ait... Bu topraklara mı ait, yerli mi, milli mi?
Bilmeden konuşuyor ve bize ait olmayan ve karşılığı olmayan kimliklerin esiri oluyoruz.
Kafamızda yarattığımız algılarla, kimliklerin karşılığının kalmadığını görünce dünyanın sonunun geldiğini zannediyoruz.
****
Bugün sözde emperyalizmin, liberallerin, dünyanın yeni patronlarının ortadan kaldırmaya çalıştığı kimlikler, milli devletlerin babaları son 200 yılın egemenleriydi.
İsim babaları da, yaratanlar da kendi ülkelerinin sahipleri, egemenleri...
****
Herşey üretim araçlarının gelişmesiyle, metanın karekterinin değişimi, üretim ilişkileriyle beraber değişiyor.
****
İnsanlık üretim araçlarının geliştiği noktada, uzaya 35 bin metrelik asansörler yapmaktan, asansörlere yükleyecekleri kıldan ince maddelerle, uzayda yıldızlar arası yolculuk yapacağımız gemiler, yeni koloniler oluşturacak (içerisinde 100 bin ile 1.5 milyon insanın yaşayacağı) büyük gemiler oluşturma hayali kuruyorlar.
Ve yaşadığımız dünyadan daha büyük yaşam alanları olan, hatta bizden daha gelişmiş hayatların olabileceği yeni yıldızların keşiflerini yapıyorlar.
Biz üretimin, teknolojinin, iletişimin geldiği o devasa gücün karşısında 200 yıl önce ortaya çıkmış hayaletlerin peşinde koşuyoruz.
Zamanın yeni ruhunda, ancak geçmişin ruhunu çağırmak için seanslar yapan kimi guruplara dönüşüyorlar; kendini ilerici, milliyetçi, ulusalcı bilmem neci sananlar...
****
Yeryüzünde birgün sınırlar kalkacak, öyle çok uzun zamanlar sonrasında değil, yeni yıldızlara yolculuk başladığı gün fiili olarak sınırlar kalkmış olacak. Bugün yeryüzünde Avrupa Birliği'nde sınırların kaldırıldığı birlikler yeni dünyanın da başka bir habercisi...
Ortak devletler, ortak savunma güçleri, ortak para birimleri, ortak polis gücü, ortak merkez bankaları, ortak bayraklar, ortak parlamentolar, ortak dil...
Galiba bölgesel birlikler için değil, dünya için; 'Tek dünya (vatan) tek devlet, tek bayrak, tek parlamento' konuşacağımız zamanlar uzak değil.
Ve yukarıdaki sloganı kullandığımızda belki de eskimiş olacak, çünkü yeni dünyalar yeni hayatlar keşfedilmiş olacak...
****
Ve biz bugün, 'barış olsun mu, olmasın mı? Olacaksa öyle değil böyle olsun, terör hareketinin beli kırılmadan, yok edilmeden barış olmaz' diyerek hamasetle konuşarak, yeni zamanın ruhunu ıskalayıp ıskalamamakla karşı karşıya olduğumuzu unutuyoruz.
Son söz: Türkiye, yeni dünyada barış yapmadan yol alamaz, var olamaz. Yaklaşık 200-300 yıl önce batının kendi realitesi içerisinde, üretim ilişkilerinin, üretim biçiminden dolayı ortaya çıkan kavramlar bugün eskimiştir ve karşılığı yoktur. Olduğunu düşünenler de eski dünyanın temsilcileridir...
Yeni zamanın ruhu, 35 bin metrelik asansörü konuşabilen ve yıldızlar arası yolculuk için kafa yorabilen, sınırların ortadan kaldırıldığı bir dünya hayali kurabilenlerden yana esiyor, biline...
(Bu köşe yazısı Gerçek Gazetesi'nde 24 Nisan 2013 tarihinde yayınlanmıştır)