17 Eylül Ekspresi Basının Zaferi
Bandırma Tren Garı’nda, geride bıraktığımız cumartesi günü düzenlenen ve bize göre de son derece anlamlı bir tören vardı.
Tören, Bandırma-İzmir arasında çalışan ikinci tren seferinin başlaması nedeniyle tertiplenmişti. Bandırma Belediyesi eski Başkanı ve Balıkesir Milletvekili Cemal Öztaylan, Kaymakam Salih Keser, Belediye Başkanı Recep Eraydın ile TCDD 3. Bölge Müdürü Sebahattin Eriş de törene katılanlar arasındaydı.
Kısaca hatırlatmak gerekirse, Pamukova tren kazasının ardından demiryollarının rehabilite edileceği gerekçesiyle, Bandırma-İzmir tren seferleri, TCDD’nin ilk iptal ettiği seferler arasında yer aldı.
Daha sonra, gerçekten demiryolu rehabilite edildi. Rayların altındaki ağaç traverslerin yerine betonları konuldu, raylar tamamen değiştirildi, keskin virajlar yumuşatıldı.
Tüm bunların ardından da, hem İTÜ’nün, hem de ODTÜ’nün deneme seferlerinde rapor hazırlayacağı konuşulmaya başlandı. Onun ardından Almanların da tamam ya da değil şeklinde bir başka raporu konuşulmaya başlandı.
Bu arada zaman da süratle geçiyordu. Balıkesir milletvekillerini, Bandırma basını olarak sürekli sıkıştırıyorduk, “Trenimiz ne zaman başlayacak?” diye.
Sağolsunlar onlar da, çocuk kandırır gibi bizleri tam tamına 3 yıl uyuttular. Her seferinde “Önümüzdeki ay başlıyor!..” diyerek, bir türlü şu önümüzdeki ayın gelmesini de sağlayamadılar.
Kentimize, altına özel tahsis edilen bir trenle gelen TCDD Genel Müdürü Süleyman Karaman’da bizim sıkıştırmalarımızdan nasibini aldı.
Öyle ya, kurumuna ait bir bilgiyi o bilmeyecek de kim bilecekti ki? Karaman da, geldiği tarihten bir ay sonraya gün verdi!..
Ne yazık ki, o tarihte bir türlü gelmedi...
Bir gün, TCDD’nin de bağlı olduğu bakanlığın başındaki en yetkili kişi, yani Ulaştırma Bakanı’nın yolu Erdek’e düştü.
Çanakkale dönüşü, helikopterle geçerken, marinasını incelemek için Erdek iskelesine iniş yaptı. Bandırma basını olarak bu durum kaçırılmayacak bir fırsattı.
Artık, bakan bey bilmeyecekti de, kim bilecekti ki?
Onun da bizleri kandırıp, kıvırtacak hali yoktu ya!..
İşte, ayaküstü Bandırma basını ile yaptığı sohbet sırasında kendisine yöneltilen “Sayın bakanım. Bizim trenimiz 2 yıldır seferden alındı. Kime sorsak, bugün yarın deyip, bizi oyalıyor. Allah aşkına şunun doğrusunu sizden öğrenelim” dedik.
Sağolsun sayın bakan da, yerel basının bu sorusunu cevapsız bırakmadı ve O da, “Hiç merak etmeyin arkadaşlar, treniniz en geç 1-2 aya kadar seferlere başlayacak...” deyiverdi.
Ne biliriz ki, koskoca Türkiye Cumhuriyeti’nin anlı şanlı bir Ulaştırma Bakanı’nın, yerel basını bu şekilde kandıracağını? Bilemedik tabii...
Hepimiz koca koca manşetler attık gazetelerimize, “Bakan söz verdi” diye... Bir iki ay içerisinde trenimize kavuşuyoruz vaveylaları(!) arasında kamuoyuna müjde verme yarışına girdik.
İtiraf etmek gerekir ki, Bandırma yerel basını hiç bu kadar yalan haber üretmemiştir. Her milletvekilinin, genel müdürün, bakanın söylediği sözleri manşetten veren yerel basın, onların bu yalancılığı yüzünden, yalan haberler yaparak, okurunu alenen kandırmış duruma düşürülmüştür.
Ancak, muhakkak ki yapılan bu yalan haberler, yalan haber yapılmak maksadı ile değil, haberin kaynağı olan anlı şanlı koskoca devlet büyüklerimizin bizleri kandırması sonucunda olmuştur.
Bu arada Bandırma basını da sürekli konuyu gündemde sıcak bir şekilde tutup, trenin sefere konması için yoğun bir baskı kampanyasını da yürüttü.
Hatta bu konuda en fazla kalem oynatanların başında da, hiç kuşkusuz bu satırların yazarı gelmektedir. Allah’tan arşivler kalıcılığı, bu iddiayı da her zaman ispat etme şansını da vermektedir.
Sonunda, artık utandıklarından mıdır, yoksa bizim yazdıklarımızdan bıktıklarından mıdır, geride bıraktığımız şubat ayının 21’inde, Bandırma’dan ilk ekspres tren, İzmir’e doğru yola çıktı.
O gün, Bandırma için adeta bir bayram gibiydi.
Balıkesir Valisi’nden, milletvekillerine, belediye başkanlarından üst düzey protokolüne kadar bir hayli zevat gelmişti. Konuşmalar, söyleşiler, halk oyunları ve müzik eşliğinde güzel bir açılış olmuştu.
Hatta, Bandırma’ya kadar teşrif eden zevat, Balıkesir dönüşünü de törenle uğurlanan trenle yapıp, ilk deneme seferinde kalite kontrolünde de bulunmayı unutmamıştı.
Yine bu satırların yazarı, İzmir’e kadar olmasa da, Balıkesir’e kadar bu trenle bir yolculuk yapıp, gözlemlerini de yine bu köşeden okurlarına aktarmıştı.
Hayatında belki binlerle ifade edilebilecek kadar tren yolculuğu yapmış, hatta Kars’tan bindiği doğu ekspresi ile iki gün iki gecede İstanbul’a kadar ulaşma başarısı göstermiş olan ben, Balıkesir yolculuğunda bir an gözlerini kapatıp, trende mi uçakta mı yoksa feribotta mı olduğunun ayrımını dahi yapma saflığında bulunmuştum. Ve sonunda, uçağın ve feribotun hem gürültüsünden, hem de sarsıntısından bu kadar rahat bir yolculuk yapma imkanının bulunmadığına karar verip, böylesine muhteşem bir yolculuk gerçekleştirmemi sağladıkları için, emeği geçenlere de teşekkür etmiştim.
Günler günleri, aylar ayları kovaladı.
Bandırma’ya tren seferleri koymakta son derece nazenin davranan anlı şanlı devlet bürokratlarımız ve de koca koca bakanlarımız, belki de bıyık altından “Aman şunların sesini bir keselim. Nasıl olsa bu tren çalışmaz, biz de bunu bahane edip, tekrar temelli olarak kaldırırız” düşüncesinde bile olabilirlerdi.
Fakat, düşündükleri gerçekleşmedi. Aksine, tren hiçbir şekilde tanıtımı ve reklamı yapılmamasına karşın, yine de dolmaya başladı.
Hatta, yazımızda neden böylesine lüks ve ucuz bir yolculuğun reklamı ve tanıtımı yapılmaz diye de yetkililere sormuştum. Sağolsunlar, her zamanki devlet hantallığı sayesinde, bir cevap verme tenezzülünde dahi bulunma nezaketini gösteremediler. Öyle ya, onlar zaten köşe başlarını tutmuş bir takım bürokratlardı ve bir yerel basın mensubuna da cevap verecek kadar küçülemezlerdi!.. Koskoca devlet babanın şanını ayaklar altına alacak değillerdi ya!..
Onlar, sadrazamın bilmem neresiydiler!..
İşte, tüm bu karmaşa içerisinde, Bandırma’dan ve İzmir’den karşılıklı olarak kalkan trenler, full çekmeye başlayıp, üstüne üstlük de yer bulma problemleri yaşanmaya başladı.
Yalnız bu arada, Bandırmalılar’ın tren seferinin başlamasının sevincine, trenin adı buruk bir keyifsizlik eklemişti. Nedeni de, sefere konulan trenin adının “6 Eylül Süper Ekspresi” olmasıydı. Şimdi Bandırma’dan kalkan bir trenin adının, Balıkesir’in kurtuluşu ile ne ilgisi olabilirdi ki? Ama, ulu devlet görevlilerimiz, sırf Balıkesir milletvekillerine yaranmak ve onların gözünde bir itibar kazanmak için, böyle bir ismi uygun görmüşlerdi.
Hatta, ilk tepkiyi de koyan yine bu satırların yazarıydı. 22 Şubat 2007 tarihli köşesinde, konuyu bakın nasıl dile getiriyordu;
“Yukarıda da belirttiğimiz gibi, bu seferlerin başlamasında en büyük etken, kuşkusuz yerel basın oldu.
Sürekli olayı gündemde tutarak, siyasi otoriteye baskı oluşturarak, Bandırma-İzmir tren seferlerinin geç de olsa başlamasına katkı sağladı.
Sakın ola ki, hiçbir kimse bu durumu sahiplenmeye kalkmasın.
Ne kamu yönetiminden ne siyasi partilerden ne de sivil toplum örgütlerinden bu konuda tık çıkmadı.
Tren seferleri başladıysa, bu başlı başına yerel basının bir yaptırımı olmuştur.
Tek umudumuz, göstermelik bir açılış yapılıp da, göstermelik bir-iki tren seferinin ardından kaldırılmamasıydı.
İnşallah böyle bir durumla karşılaşmayız.
Öte yandan, başlayan tren seferlerinde Bandırma'dan kalkacak trenin adının 6 Eylül Ekspresi olacağı söyleniyor.
6 Eylül, Balıkesir'in düşman işgalinden kurtuluş günü.
İyi de, başlangıç noktası Bandırma olduğuna göre, neden 17 Eylül Ekspresi değil.
Umarız, bir tane de 17 Eylül Ekspresimiz olur.
En azından böyle bir ekspres olarak kamuoyu oluşturalım.
Bakın, basının yaptığı söz birliği treni getirdi, kamuoyunun yapacağı işbirliği de belki 17 Eylül Ekspresini getirir.
Yeter ki, biz birlik olalım.
Yine de 6 Eylül Ekspresimiz hayırlı olsun...”
Ve işte, bu dileğimiz nihayet 1 Eylül 2007 Cumartesi günü bir başka tren seferinin hizmete girmesiyle gerçeğe dönüşüyordu. Sonunda, vatandaşın ve Bandırma basının tepkilerini dikkate alma lütfunda bulunan TCDD yetkilileri, ikinci bir tren seferinin başlama töreni için Bandırma’da yer alıyordu.
Hizmete giren trenin adı, gösterilen haklı tepkiler sonucunda “17 Eylül Süper Ekspresi” olarak tescilleniyor ve Bandırma için son derece önemli bir tarihin adını lokomotifin alnının çatısına nakşediliyordu.
Geç de, olsa yetkililerimizin gösterdiği bu hassasiyetten dolayı kendilerine bir kez daha teşekkür etmeyi de unutmayalım.
Bu arada, düzenlenen törende, Balıkesir Milletvekili Cemal Öztaylan, trenin adının “17 Eylül Süper Ekspresi” konulması için emeği geçenleri kutluyor ve Gazeteci Erdem Özcan ile Bandırma Ticaret Odası Başkanı Osman Kocaman’a, böyle bir katkıda bulundukları için de teşekkür ediyordu.
Daha sonra, törenin ardından verilen kokteylde, kendisine bu durumu hatırlatıp, ilk tepkiyi koyanın olduğumu söylemem üzerine, “Vallahi bilmiyordum. Erdem abi şimdi burada bana şifaen söyleyince, ben de O’na ve Osman’a teşekkür ettim. Bilerek yapmadım” diyerek, duruma açıklık getiriyordu.
Arşivleri karıştırdığımda ise Erdem Özcan’ın da bu konuda bir yazı yazdığını ve hatta yazısının da 27 Şubat 2007 tarihinde yine bu sayfada çıktığını gördüm; Bakın Erdem Özcan da o gün, bu konuyla ilgili olarak neler söylemiş;
“Vali Selahattin Hatipoğlu törendeki konuşmasında, 6 Eylül Süper Ekspresi'nin Balıkesir'in kurtuluş gününün ismini almasından dolayı ayrı bir öneme sahip olduğunu...belirtti.
Eğer bu Süper Ekspres treni hakikaten bir kentin kurtuluş günü tarihini alarak ayrı bir önemi olacaksa Bandırma'nın da 17 Eylül gibi bir kurtuluş tarihi vardı…
Ve bu sözler maalesef İzmir'i İstanbul'a deniz yoluyla bağlayan ve törenin yapıldığı Bandırma'da söyleniyor.
.Ve Fotoğraflara dikkat ediniz ; tüm duyurularda olduğu gibi hiç Balıkesir'in adı geçiyor mu?
Çünkü Balıkesir tıpkı Susurluk gibi ARA İSTASYON…
"6 Eylül Süper Ekspresi" adı törene işte böyle gölge düşürdü..“
Bu satırları, “bir zamanlar ben demiştim” demek için değil, gerçek bir durum tesbitini ortaya koymak için bir kez daha sütunlarıma almak durumunda kaldım.
Ve o gün de dediğimiz gibi, bugün de aynı şeyleri tekrarlamak gerekirse, Bandırma’dan yapılan tren seferlerinin en baş kahramanları hiç şüphesiz ki, yerel basın olmaktadır.
17 Eylül Süper Ekspresi adıyla ikinci tren için düzenlenen törende çok ilginç de bir durum yaşandı. Ne TCDD Genel Müdürü lütfedip, kentimize gelme nezaketinde bulundu ne de Balıkesir Valisi ve Balıkesir protokolü!..
Bu durumu Milletvekili Cemal Öztaylan da gayet veciz bir şekilde dile getirdi zaten. Anlayacağınız, kendimiz çaldık kendimiz oynadık!..
Demek ki, adı 6 Eylül Ekspresi olunca koştura koştura gelenler, bu kez 17 Eylül Ekspresi için küçük bir “hayırlı olsun” telgrafı gönderme nezaketinde ve lütfunda bulunmayı dahi Bandırma’ya gerekli görmüyorlardı!..
Ey Bandırma!...
Sen de bunları gör ve lütfen iyi anla...
Anla ki, sana verilen değeri gör...
Sonra da kalkıp, “Bandırma, Balıkesir’in ayrılmaz bir parçasıdır” diye hamaset yapanlara gereken cevabı vermeyi unutma.
Ne diyelim. İnşallah hayırlı uğurlu olur. Uzun ömürlü çalışır.
Aldığım bilgiye göre, pazar günü olmasına rağmen, üç vagon içerisinde 110 yolcu ile Balıkesir’e doğru hareket etmiş 17 Eylül Ekspresi. Kim bilir oradan kaç yolcu aldı.
Bu tren bizim trenimiz. Buna sonuna kadar sahip çıkmalıyız.