14 Mart Tıp Bayramı!
Bir Tıp Bayramı daha geldi.
Gerçi Doktorlara her gün bayram.
Öyle bir meslek ki, hiç akıl işi değil.
Yani hiç sanıldığı gibi değil.
Bir kere tamirini yapmaya çalıştığınız konu “İNSAN”.
Yani sizin üretmediğiniz bir konu.
İnsanın üretmeden tamirini yapmaya kalktığı en kıymetli konu.
Nasıl çalıştığını öğrenmek için hala herkesin kafa patlattığı mekanizma.
İnsanlık var olduğu sürece de %100 öğrenilemeyecek.
Yedek parçası yok.
Garanti kâğıdıyla dolu dünya da herkesin yaptığınız tamirin garantisini istediği bir durum.
Siz hiç tanımadığınız bir bedenin ve ruhun sıkıntılarıyla uğraşırken, herkeste sizle uğraşıyor.
Daha dün bir devlet hastanesinde bir doktorun hediyesi bir bıçak darbesiydi.
Gazeteler yazdı.
Gerçi yumruk, tükürük, hakaret, kurşun gibi farklı hediyelerde olabiliyor.
Artık ne yapalım.
Babamın dediği gibi “Nasipsiz dayak bile yenmez”.
Umarım O Doktorlarda bu hediyeleri verenlere haklarını helal eder!
Neyse, her şey için teşekkürler.
Gelelim Tıp Bayramının tarihine;
“Tıbhane-i Amire ve Cerrahhane-i Amire” adlı tıp okulunun açılış tarihi olan 14 Mart 1827, ülkemizde modern tıp eğitiminin başlangıcı olarak kabul edilir.
Tıp Bayramı, ilk kez, 1. Dünya savaşı sonunda, İstanbul’un işgal edildiği günlerde, yabancı işgal kuvvetlerine karşı tıp öğrencilerinin bir tepkisi olarak 1919 yılında kutlanmıştır.
“Çaresizlik için, çaresizlikler içinde, çare arama gayreti.”
“Tıp Mesleği’nin” ve “Tıp Bayramı’nın” çıkışının ortak yanı bu olsa gerek.
“Tıp”
Canlı ve cansızların en değerlisi “İnsan’ın” korunması ve tamir edilmesiyle uğraşan meslek dalıdır.
Yedek parçasız tamircilik!
Gece gündüz yapılır.
Başka insanların sağlığını düzene sokmak için, düzensiz yaşamak zorunda kalınır.
Mesleki ehliyet almak için ,(her şey yolunda giderse-sınıfta kalma olmadan) 17- 18 yıl eğitim için hayat harcanır.
Uzmanı olmak isteyeni üstüne en az 4–5 yıl daha okur.(tabi yıl kaybetmezse)
Daha da okumak isteyenler üst uzmanlık, yardımcı doçentlik, doçentlik, profesörlük için yıllarca okumaya devam edilir.
“Hekim=Tıp Doktoru”
Kullanım kılavuzu hala tam olarak bilinmeyen insanın, yedek parçasız tamirciliğini yapmak için uğraşan,
Sürekli dikkatli olmak, okumak, bilmek, gelişmek, geliştirmek zorunda olan,
Hatasının telafisinin olmadığını bilen,
Her türlü kötü sonucun sebebi sayılma ihtimali ile yaşayan,
İyi sonuçlara sevinmeye fırsat bulamadan, başka bir çaresizliğe çare arama derdine düşen,
Gecesi gündüzü birbirine karışan,
Yemek yemesi, su içmesi, uyuması bile suç olma ihtimali taşıyan,
Anlayışsız, kötü niyetli, bilinçsiz, şımarık hasta ve yakınları tarafından “hastalık” gerekçe gösterilerek hayati tehlikeye maruz kalma ihtimaliyle yaşayan,
Buna rağmen kasksız çalışan,
“Benim verdiğim parayla çalışıyorsun” düşüncesine ve cümlesine alışmış,
Sevgiyi, saygıyı, fedakârlığı, vefakârlığı bilen insanların varlığı ile zorluklara katlanabilen,
Bazen ailesinden birileri ameliyatta iken, kendiside başkalarını tedavi etmek zorunda olabilen,
Fırsat bulursa kendine ait hayata dair bir şeyler yapmaya çalışan,
Bütün bunları bile bile “bir kez yaşanan bu hayatta” aynı mesleği yapmayı (çoğunlukla) sürdüren insan türü.
“Bayram”
Özel olarak kutlanan gündür.
“İyileştirilen her hasta tıbbın, tıp doktorunun ve tıp çalışanlarının bayramıdır.”
Bu dünyaya gelme ihtimalinizin başından gidene kadar yanınızda kim var?
Anneniz, babanız, belki kardeşleriniz ama mutlaka DOKTORUNUZ.
İnsan kıymetliyse, tamircisi olan Doktor kıymetlidir.
Siz ne kadar kıymetlisiniz?
Siz ne kadar kıymetliyseniz, doktorunuza O KADAR DEĞER VERİN?
DOKTORUNUZU SEVİN, SAYIN, KORUYUN.
ÇÜNKÜ O SİZİN KÖTÜ GÜNÜNÜZ İÇİN YAŞIYOR.
SİZİN kötü gününüz….
UNUTMAYIN!
SEVGİYLE,SAYGIYLA VE SAĞLIKLA MUTLU,HUZURLU GÜNLERE ELELE….
www.doktornafiz.com