Her Şey Biraz Daha Dibe; İkinci Dip
Rahmetli Atilla İlhan, “dip dalgası” ifadesini kullanırken, hep Türk halkına inandığını söylemeye çalışıyordu. Oradayız.
Kurtuluş Savaşına gelindiği günlerde, Osmanlı dip yapmış ve o dipten çıkış, Cumhuriyet’in kuruluşuyla
su yüzüne çıkmıştı.
Şimdilerde, Cumhuriyet, bir fırtınanın, bir girdabın içine girdi.
Geminin adı, her ne kadar, Cumhuriyetse de, kast edilen, devlet ve o devletin var olma halidir.
Devlet bir organizasyondur. Devlet bir örgüttür. Devlet bir arada yaşama halinin başka şekilde ifadesidir. Bir arada olmanın, birliği tutmanın adıdır.
Devlet gemisinin yüzdürülmesi için gemi mürettebatının uyum içinde olması mecburiyeti vardır. Tayfalar birbirine düşmüşse, kaptanın yapacağı fazla bir şey yoktur. Gemi batar.
Cumhuriyet gemisi son 15 yılda, kayalıklara çarparak yol alıyordu.
Ülkenin, Cumhuriyetin yönetilemez konuma gelmesi ikinci dip yapmasına sebep oldu. Yetkileri bir elde toplayarak, ortak aklı kaldırıp, zor kullanarak daha iyi yöneteceklerini sanıyorlar.
Ülke neden yönetilemez oldu? Gemi neden yüzdürülemez hasarlar aldı?
Yetkiler gemiyi bu noktaya getirenler tarafından, kayalıklardan, Meclisi dışlayarak, çıkar mı?
Kabileler bile yönetilirken, şuraları, meclisleri vardı. Yönetime, komutanları, aşiret ileri gelenlerini, ulemayı katar ortak akıl elde etmeye çalışılırdı.
Yetmedi şuralar büyüdü. Türklerde, meclisler, Batı’da Parlamentolar oluştu.
Amaç daha iyi yönetmek. Yönettikleri tüm kitleyi kucaklamak ve onlara hitap edebilmekti.
Ortak aklı ve meclislerini iyi kullananlar ileri gitti. Üretti, teknoloji yarattı. Güçlendi.
Kendi meclislerini işletmeyen(Osmanlı’da Meclis 33 yıl kapalı kaldı) ülkelerde yönetenler, başkalarının aklına göre yönettiler.
15 yıldır, üst aklı, kendi aklı gibi kullananlar, devlet örgütünü işlemez yürütemez hale getirdiler. Şimdi de yetkileri bir tek kişiye verirsek sorunlar çözülür sanıyorlar.
Özelleştirmelerle kamu mallarını emperyalist sermayeye teslim ettiler. Ekonominin yönetimi başkalarında olunca, siyaset başkalarının eline geçti. Yönetememenin temel kaynağının ekonomi yönetiminin başkalarında olmasıdır.
İş işten geçtikten sonra, anti emperyalist söylemlerin ne anlamı ola ki…
Aslında ilk dip; kamu mallarını satarak ekonominin denetimini kaybederek, devlet gemisini kayalara vurmuşlardı.
Devlet gemisi, devlet organizasyonu, devlet örgütlenmesinin ana gövdesi olan ordu ile savaştılar. Gemi su almaya başladı.
Ordu Başkomutanının “fikri alınmaz” hali; gemide çarkçı başının(makine dairesinin) fikri alınmaz anlamındadır. 681 sayılı Kanun Hükmünde Kararname…
Ordu dışlandı, meclisin dışlanma süreci yürüyor.
Müşterek rıza dışlandı. Halk dışlandı.
Aslında gemiyi kurtaracak tayfalar dışlandı.
Velhasıl halkın birliği dışlandı.
Her şey biraz daha dibe; ikinci dibe geldi.
İki yüz yıldır, uğraşıp didinip devleti meclis yoluyla, ortak aklı inşa çabamız yıkıldı.
Geriye Atilla İlhan’ın dip dalgasına inanmanın dışında başka çıkış kalmadı.
Halklar, karar verilemezlik noktasından, karar verme noktasına gelmesi için duvara toslaması gerekir.
Oradayız.
Bülent Esinoğlu
bulentesinoglu@gmail.com