Bayramınız Kutlu Olsun
Bayramlar hayatımızda yer alan en güzel ve en özel günler arasında ilk sıralardadır. Bayram; sevinç, yardımlaşma, dayanışma, dostluk, ruhumuzun ve bedenimizin arındığı günler demektir.
Hele ki bir ay huşu içerisinde yaptığımız ibadetlerimizden sonra Ramazan ayının bitimi ile hayatımızda adeta yeni ve bembeyaz bir sayfa açmaktır. Hasretler kavuşur, dostluklar pekişir, büyüklerin gönülleri alınır, küslükler son bulur bayramlarda…
Bayram demek ağız tadı demektir. Şekerler, lokumlar, çikolatalar ağızları tatlandırdıkça yüzümüzde güller açar. Mis gibi limon kolonyalarının ferahlığıyla geçmiş bayramlar gözlerimizin önünden geçer. Kırk yıllık hatırın yüklendiği kahveler içilirken gülümsememiz yüzümüze yayılır. Şeker, kolonya, kahve faslından sonra sıra bayram için hazırlanan tatlılara gelir. “ Yeme, tansiyonun var. Aman şekerin yükselmesin.” Uyarıları da çoğu zaman kulak arkasına atılır. Revaniler, kadayıflar, el açması baklavalar, şekerpareler göz kırparlar. “Bugünlük yiyiverin. Bayramın hatırına tadımıza bakın bir lokmacık!” der gibi el ederler. Tercih sizin ama bence tatlıyı fazla yememekte fayda var.
“Bayram gezmesi kısa olur.” derler. Doğrudur. Kısa kısa hal hatır sorarak böylece çok kişiyi ziyaret etme şansını yakalayabiliriz. Yaşam telaşesinden sürekli ertelediğimiz ziyaretleri gerçekleştirerek konu komşumuz, akrabalarımız, dostlarımızla aramızdaki bağın kuvvetlenmesini sağlarız. “Yarım elma, gönül alma.” misali ne kadar kalp kazanırsak o kadar huzurlu oluruz. Hatta Kimsesiz Çocuk Yuvalarını ve Huzur Evlerini ziyaret ederek yalnız olmadıklarını hissettirebiliriz çocuklara ve yaşlılara… Yarın kimin ne olacağı bilinmez.
Bayramların en güzel taraflarından biri ise Farklı şehirlerde yaşayan kardeşler ana- baba ocağında toplanmalarıdır. Uzun zamandır görüşemeyen kardeşler hasret giderirler, geçmişe dair sohbetlerle zaman zaman gülüşürler zaman zaman da gözleri bulutlanır. O büyük buluşmalarda kardeş çocukları birbirleriyle kaynaşırlar. Oyunlar oynarlar, masallar ve hikâyeler anlatırlar, bilmeceler sorarlar. Cep telefonlarından, bilgisayarlardan, tabletlerden, sanal dünyadan üç günlüğüne de olsa birazcık uzaklaşarak gerçek dostluğun sıcaklığını hissederler.
Çocuklarımıza daha fazla zaman ayırabiliriz. Onlarla lunaparklara, çocuk parklarına giderek oynayabilir, gönlümüzce eğlenebiliriz. “Bir insanın anavatanı çocukluğudur.” demişler. Belki biz de çocuklarımızla, torunlarımızla, yeğenlerimizle oyunlar oynarken anavatanımız olan çocukluğumuza dönebiliriz.
Bayramlar bizlere mutlu olmamız için sayısız imkânlar sunarken bayramı bayram gibi yaşamak veya yaşamamak bizim seçimimizdir. Bana söz düşerse şahsen sıradan günlerdeki gibi televizyon seyrederek heba etmeyelim bu özel günleri derim. Her şey gönlünüzce olsun. Bütün günleriniz bayram sevinci içinde geçsin. Hepinize hayırlı bayramlar...
HARİKA UFUK ADANA