Vahşi Cazibe Sırları
İkide bir yazıyorum; insan, tatil yöresinde olunca yarıyıl tatillerinde nereye gideyim diye de düşünmüyor. Belki başkaları düşünüyordur hava değişimi maksatlı fakat ben düşünmüyorum. Zaten işler çok. Ara verilecek gibi değil. Kafa dinlemek için 3-4 gün yeter gibime geliyor. Zahmetsiz rahmet olmaz, demiş atalarımız; zahmete girelim, durmayalım öyleyse, bi'zahmet.
Aşk meşk meseleleri de öyle. Zahmetsiz olunca... farkında olmadan insanlar aslında çekme çay içiyorlarmış gibi oluyorlar, fakında olmadan. Zahmete sürebilir insan kendini. Sınırsızca sevmeyi, keşfetmeyi insan kendini yalnızlık zahmetine ittiği zaman anlıyor. Anlaşılmadık şeyler de varsa bilemem. Her şeyi anlamak zorunda değiliz. İşimiz zahmet gücümüz zahmet bi kıçını doğrult bi'zahmet.
Dönem sonunun yaklaşıyor olduğu şu saatlerde çok da farklı duygu ve düşüncelere sahip değilim. Benim için, dersler açısından baktığımda başarısız bir dönem oldu. Başarıyı tek bir ölçüte göre değerlendirmeyeceksek eğer onların başarısı beni anlama çabası olmuştur. Tanımlamakta zorluk çekilen bir insan olmak bahtına mı yoksa bahtsızlığına mı erişeceğiz, bilinmez. Fakat çok atmasyon yapıyor herkes. Kimse kendini, düşünsel dünyası açıdan, tanımlayamaz zaten. Yaşayışın tanımı yapılabilir fakat. Ümit kimdir, yaşayış olarak? 3-5 cümleyle tanımlanabilir.
Sonra, hadlerini aşıyorlar insanlar. Sadece bana karşı değil, birbirlerinin de hadelerini aşmaya çok uğraşıyor insanlar. Kimsenin birbirinden üstün olmadığını ne zaman kime nasıl anlatabileceğiz?.. bilinmez. Çeşitlilik ve sınırlar. Bu iki kelime yeterdi aslında.
Vahşi cazibemin kökenlerini düşünmek için birkaç sebep daha oldu bugün. Ana sebebi biliyorum aslında. İnsanların kendilerini kaptırma ve bunu ifade etme şekilleri değişik oluyor. Onlardaki köken aynı. Karşılarından onlara yoğuşmuş şekilde gelen çekim gücü. Evet. Kimseye zarar vermemek için uzak durmak en iyisi. Yuva yıkan, ocak dağıtan, dam baca çökerten olmayı sadece içi yıkıklar tercih edebilir. Bu noktada diyebiliriz ki: her insan, özellikle kadınlar, bir heyelandır: hem kendini götürür hem önüne çıkanı. Toplumumuzun ortak karakteristikleri içinde yer alan sınırmış gibi görünen ki esasında sınırsızlık (kişisel sınır-sızlık) nispetinde olmadık doğal felaketlere sürüklenir tüm insanlık. Tek bir insanın insanlığı da tüm insanlık manasına tabii ki gelir.
Köyden şehire gelişin ve değişimin kartpostalını buldum bugün. Evdeymiş. Ivır zıvır eşyaların arasında bir yerlerde. Bir tetik. Bir tetikleme. Askerlerden başlar iş. Asker kartpostalları.
http://didimpazar.com/detay.php?item_no=1080&item_baslik=Hulya_Avsar_Kartpostallari_32_yillik&item_name=Hulya_Avsar_Kartpostallari_32_yillik Vahşi Cazibe Sırları