1 Kg Etin Maliyeti
Tüketiciler olarak etin bize maliyeti satın aldığımız fiyattır.
Et ve et ürünleri canlı hayvan üretiminden elde ediliyor. Canlı hayvan yok ise et ve et ürünleri de yok demektir. Tüketiciler olarak etinönünüze gelen fiyatı sizi nasıl etkiliyor ise ülkemizde canlı hayvan üretimi ve üretimin sürdürülmesi, temin edeceğiniz etin sağlıklı hayvanlardan elde edilmesi, canlı hayvanı üretenlerin problemleri, üretim maliyetleri siz tüketicileri de ilgilendiriyor olmalıdır. Et tüketilmese hiç canlı hayvan üretimi olur mu idi.
Ucuz et ve sağlıklı et
2008 yılında endüstriyel süt sektörünün süt ineklerini kasaba göndermesi sonucu azalan hayvan varlığımız 2009 yılı eylül ayında tırmanmaya başladı. 2009 yılı Ocak ayında kıyma 11 TL’ iken 2010 yılı Mart ayına gelindiğinde 20 TL’ olmuştu. AB ülkeleri 2 Euro’dan et yiyor diyen et ithalat lobicileri halkın ucuz et yemesi gerektiğinden bahisle et ithalatının yapılması gerektiğini basına ‘’ at, eşek eti’’ haber pompajları ile kamuoyu baskısı yaratmaları sonucunda önce sınırlı tonajda EBK’na daha sonra ise özel sektöre et, canlı hayvan ithalat yetkisi verilmesi ile halen ithalat devam ediyor.
Halen iddia edildiği gibi ithal et 2 Euro’dan (4 TL) değil kıyması 18 TL’den tüketilebiliniyor.. İthal etin sağlıklı olduğu söylenemez. Deli dana riski mevcuttur. Gıda yerel üretilmeli, yerel tüketilmelidir.
Peki tüketiciler olarak yerli üreticilerimize canlı hayvan üretiminin kaç liraya mal olduğunu bilmiyor olsak da ülkemizin, gıdasını, hayvancılığını yönetme noktasında olanların bilmesi gerekmiyor mu? Gerekiyor! Ama bilmediklerinden şüpheniz olmasın. Bilmiyorlar.!
Tüketim harcamalarının büyük çoğunluğu kira ve gıda giderleridir. Başlıca gıdalarımız ise ekmek, et ve et ürünleri, süt ve süt ürünleridir.
Ekmeğin hammaddesi buğdayın, ambalajlı süt ve süt ürünlerinin hammaddesi çiğ sütün, etin ham maddesi canlı hayvanın üretim maliyetini hayvancılığı yönetenler bilmiyor ise kim bilmeli?
Üreticiler? Tüketiciler? Ülkemizin gıda, hayvancılık politikasını yürütenler mi?
Canlı hayvanın üretim maliyeti hesaplama alt verileri
Hayvanın cinsi, yaşı, beslendiği yem rasyon (oran) türleri, ekonomik hayvan sayısı, işçilik, elektrik, amortisman vb. giderleri ‘’maliyeti ‘’belirler. Üreticilerin ürettikleri canlı hayvanın karkas veya canlı ağırlık satışı yine canlı hayvandan elde edilen çiğ süt satış bedelleri ‘’geliri ’’ belirler. Gelir ile maliyet arasındaki pozitif fark kazancı, negatif fark zararı belirler.
Ambalajlı süt ve süt ürünlerinin üreticisi fabrikalar çiğ sütü 70-80 kuruştan satın alıyorlar. Siz tüketiciler onu ambalajlanmış durumda 2-2,5 TL arasında tüketiyorsunuz. Tüketici olarak çiğ sütün, canlı hayvanın üreticilere maliyetini hiç sorguladınız mı? Tükettiğiniz ambalajlı süt ve süt ürünlerinden fabrikalar % 68 net kazanç sağlıyorlar. % 68 kazanç sağlayanların satış fiyatlarını sorgulayan yok, çiğ sütü üretenlerin zarar ettiğini, ettirildiğini sorgulayan da yok.. Sütün çiğini üretenler zarar ettirilirken süt ve süt ürünlerinin ambalajlısını üretenlerin % 68 kazanç sağlaması sizce adil mi? Çiğ süt üretimi sürdürülemez duruma sokulması kimin umurunda olması gerekir. Sanayicilerin bu % 68 kazancının bir kısmını tüketicilerin cepleri diğer kısmını ise üreticilerin alın teri, göz nuru finanse ediyor! Resmi görevliler de buna seyirci kalıyor ve bunun adına da liberal ekonomi deniyor!
Etin hammaddesi canlı hayvandır. 1 kg canlı ağırlığın hayvanı üretenlere kaç liraya mal olduğunu da kimin, kimlerin bilmesi gerekir? En başta gıdayı, hayvancılığı yönetenlerin bilmesi gerekir..
İster sektörün dışında, ister içinde olun, bu yazımı okuyanlar olarak şuna inanınız ki ülkemizin hayvancılığını, gıdasını yönetenlerin her kademesi canlı hayvan üretiminin üreticilere kaç liraya mal olduğunu bilmiyorlar.. Çok iddialı bir söz değil mi? Evet iddialı bir söz ediyoruz..
Bakmayın öyle isimlerinin sol tarafında çeşitli akademik ünvanı olup da hayvancılık konusunda ahkam kesenlere!
Akademik ünvanlar titr’lerdir. Titr sahipliği ile bilgi sahipliği bambaşka bir şey.. Titr statikleştiriyor..
Hayvan ithalatının başlatıldığının ikinci yılında, hayvancılığımızın dört yıldır yaşadığı çöküş sürecinde 1 kg etin, büyük baş hayvan beslenme maliyetini ‘’akademik ‘’olarak üniversitelerimizin hangi fakültelerinin hangi bölümleri ortaya koymalı idiler? Kürsü sahipleri hocalar Master, doktora öğrencilerine ‘’döne döne bina okuma ‘’ konuları verdiklerinden ülkenin temel problemlerini ortaya çıkarıcı, çözüm önerileri sunucu işlevler görülemiyor, ortaya konulamıyor, kamuoyu önünde resmi makamlar uyarılamıyor..
Gıdayı, hayvancılığı yönetenlerin isimlerinin sol tarafında resmi ünvanlılarımız da aynı statikleşmedeler. Bazıları ‘’ hamili kart yakını’’, bazıları da ambalajlı süt ve süt ürünleri fabrika sahiplerinin akrabaları, bazıları da gıda devlerinin kurmuş olduğu vakıfların bilim kurulu üyesidirler… Hayvanı, çiğ sütü üretenin hamisi, akrabası yok.. Fukaraların sofrasına kim oturur ki? O sofrada soğan ekmek çok, ballı börek yok..
Üreticiler zarar ediyor diye yazdığımda kimi zaman hayvancılığa kenarından akademik bulaşıklığı olanlardan ‘’ üreticiler hayvanları ucuz yöntemler ile beslemesini bilmiyorlar ‘’ bildirimleri de alıyorum.. Üreticiler hayvanı ucuza beslemeyi de biliyor. En ucuz beslenme merada beslenmedir, memlekette mera kaldı mı? Çiğ Süt-damızlık sığır üretiminin en yoğun olduğu bölgemiz Ege ve Güney-Batı Marmara bölgesidir. Bu bölgelerde de mera kaldı mı? Hayvanı ucuza beslemek silaj bitkileri, yonca üçgül vb. ekimidir öyle mi? Kilogramı 40 kuruştan aşağı olmayan yoncayı hayvana yedirip çiğ sütünden gelir elde etmek yerine aynı fiyattan satmak daha çok gelir elde edildiğini biliyor muydunuz? Kalitesiz kaba bir yem olan saman balyasının tanesini 5 TL’den hem de hasat ayı haziran da hayvana yedirmek yerine onu hayvan sahiplerine satmanın daha kazançlı olduğunu da bilir misiniz? İşte titr ve resmi unvan sahipleri ‘’ hayvanı ucuza beslemeyi öğrenin ‘’ laflarında ahkam keserler ama bilgi sahibi olmazlar. Ülkenin hayvan sayısını, saymasını saydırmasını bilmezler, bir gün önce ‘’hayvan varlığımız yeterli ‘’ deyip bir gün sonra da canlı hayvan ithalatını başlatırlar! Ülkenin gıda ve hayvancılığının en yüksek tepeden yöneten resmi ünvanlı bir akademisyenimiz başlayan canlı hayvan ithalatı ile ilgili olarak ‘’ Yerli üretimi Dünya ile rekabete açıyoruz’’ diyebilirken bir zahmet edipte eline kağıt kalemi alıp yerli üretimdeki hayvanların yerli üreticilere kaç liraya mal olduğunu hesap etmeyi akıl edemiyor olsa da elinin altında bunun hesabını yapabilecek memurları, uzmanları olduğunu biliyoruz!
Ülkemizin büyükbaş ve küçükbaş hayvancılığımda canlı ağırlığın, bir litre çiğ sütün çok çeşitli beslenme rasyonlarında üreticilere maliyetinin ortaya konulması gerekiyor.
Kim yapacak bunu? Gıdayı, hayvancılığı yönetenler mi?
Kürsü sahipleri ve onların master, doktora öğrencileri mi?
Eti tüketen tüketiciler mi?
Üreticiler mi?
Yoksa hayvanları güden çobanlar mı?
Üreticiler, çobanlar; ‘‘okuma yok, yazma yok ‘’deseler de ancak zarar ettiklerini biliyorlar ve söylüyorlar..
Sütün kutulusunu satan Sütaş’ın sahibi Sayın Muharrem Yılmaz ‘’ Çiğ Süt Fiyat istikrarı önemsiz, okul sütü projesi, süt tüketimini artırmak önemli’’ diyor. Aslında Sayın Yılmaz’ın ifade ettiği husus nevi şahsına ait değil tüm endüstriyel süt sektörünün görüşleridir. Bu ülkenin bayanları hatta bayları da kloepatra gibi sütün kutulusu ile banyo yapmalarına akademik olarak ikna edilse ve banyo giderleri de devletin ‘’süt ile banyo projesi’’n den karşılanmış olsa idi çiğ sütü-damızlık sığırı, canlı hayvanı üretenlerin iki yakası bir araya gelecek miydi? 2011 yılında endüstriyel süt sektörü % 20 büyüme gösterirken hayvan sahiplerinin işletmeleri sıfır faizsiz, kredisiz, borçlanmasız % 1 büyüyebildi mi? Sütte, ette tüketim çarkının büyümesinin kazancı birincil derecede ahırda, tarlada çalışana değil endüstriyel sektöre transfer sağlayan bir düzen ve ‘’akademik körlük ‘’ mevcut.
Gıda ve hayvancılığın tüm paydaşlarından bir kilo etin, 1 litre çiğ sütün, değişik beslenme rasyonlarında üreticilere ayrıntılı maliyetinin hesaplanıp kamuoyuna açıklanmasını diliyoruz.
Bu hesaplamayı kim yapacak? Akademisyenler mi ? Gıda ve hayvancılığı yönetenler mi? Ambalajlı süt ve süt ürünlerini üretenlere danışmanlık yapanlar mı? Yoksa çiğ süte ‘’ sokak sütü ‘’ iftirası atanlar mı? Daha da yoksa kendini gıda güvenliği uzmanı sananlar mı? Sütün kutulusuna, etin beyazını üretenin beslenme şekline dokunduranlar için ismini de bildiğimiz bir üniversitede gıda güvenliği paneli düzenleyip alınan karar gereği idari soruşturma için Yök’e başvuranlar mı? Üreticileri çökertenler için ise akademik bir nasihat bile yok! Üreticiler köşe başlarını tutanları finanse ve istihdam edemiyor.
Asıl sorun burada mı acaba?