“Yoldaş General-2” vs.
Taraf gazetesinin “Yoldaş General” diye attığı manşetin sefilliği, haberi yapan Mehmet Baransu tarafından devam ettiriliyor. Hani bir kez tükürülmüş ya; tükürdüğünü yalasın gibi kaba bir dayatmayı etik bulmuyorum, ama Mehmet Baransu’dan, okuyucu olarak bir özür bekledim!
Ne özrü!
Adam, “Yoldaş General–2” ve hatta 3 diye yazmaya devam ediyor. Ama bu kez manşet epeyi küçülmüş.
Hani “Varan–1”, “Varan–2” şeklinde, içinde epeyi spekülasyon taşıyan ve okuyucuda merak uyandırmayı amaçlayan başlıklar vardır ya; Taraf gazetesi ve Baransu da buna soyunmuş ki, “Yoldaş General–2” diye başlık atmış.
Bakalım bu 2’de ne var?
Haberi baştan aşağı okuyorum; bu haberde yeni hiçbir şey yok!
Yani iki gün önce fos çıkan yoldaş general haberi, bu yazıyla laf kalabalığına getirilerek okuyucuya yedirilmeye çalışılıyor!
MİT’in servis ettiği bir belgede, TBKP Politbürosuna verilen bir siyasi rapordan alıntılar vardı ve bu raporu yazan kişinin adı da Ziya Güler’di. İşte Mehmet Baransu, mal bulmuş Mağribi gibi, bu Ziya Güler’in Balyoz davasından tutuklu havacı General Ziya Güler olduğunu yazdı. Meğerki bu Ziya Güler adı, TBKP’nin üst düzey adamlarından Feridun Gürgöz’ün parti adı, (müstear ad), yani takma adıymış.
Bu gerçek bütün çıplaklığıyla ortaya çıkmasına rağmen, haberi yapan Baransu’dan bir özür beklerken; “Yoldaş General–2” diye habere devam etmesi, özrü kabahatinden büyük bir duruma yol açtı!
Şöyle diyor Baransu: “MİT’in savcılığa gönderdiği ikinci belge denildiği gibi Ziya Güler parti adını kullanan Feridun Gürgöz’e ait olabilir. MİT, iki Ziya Güler’i karıştırmış olabilir.”
Ne olabiliri beyefendi! Ziya Güler bir takma ad ve Feridun Gürgöz’e ait! Hala olabilir demenin ne anlamı var?
Demek bir özür, bu kadar zor!
Zerre kadar savunmadığım o general içerde ve siz onu, TBKP Politbürosuna rapor yazan bir komünist ilan edeceksiniz.
Ne hakla?
Demek MİT, iki ziya Güler’i karıştırmış olabilir!
MİT, bilerek bu karıştırmayı yapıp seni bir mikser (karıştırıcı) olarak kullanmış olmasın!
Ve zaten olan da budur!
Baransu, mikserliğinden başı dönmüş olacak ki, haberinin sonunda şöyle diyor: “Yayımladığımız belgeler soruşturma dosyasında bulunan resmi belgelerdir. Burada asıl soru, solculara kan kusturan bir orduda bir THKP-C sanığının nasıl korgeneralliğe yükselebildiğidir. Hiçbir solcunun bunu merak etmemesi ise itiraf edeyim bana çok şaşırtıcı geldi.”
Siz şaşırabilirsiniz Baransu, ben şaşırmam!
Çünkü siz her resmi belgeyi doğru, gerçek sanıyorsunuz, ya da öyle sanmak işinize geliyor.
Siz şaşırabilirsiniz Baransu, ben şaşırmam!
Çünkü bilirim ki, hiçbir devrimci solcu bırakın generalliğe yükselmeyi, erbaşlıktan öteye geçemez!
Bay Baransu, devletin solcuları kullanması, solcu örgütlere sızması veya kimi sol yapıların darbecilere destek vermesi ayrı şeydir; bir devrimci solcunun devletin asker, MİT ve emniyetinde yükselmesi (ki, bu imkânsızdır) ayrı şey!
Siz şaşırabilirsiniz Baransu, ben şaşırmam!
Çünkü siz, Ziya Güler’i daha öğrenciyken, 1972 yılında THKP-C davasında yargılanmasını, bir THKP-C militanıymış gibi algılıyorsunuz. Zaten MİT’in raporu da bilinçli olarak öyle tanzim ediliyor. Ama siz MİT’in, emniyetin rapor ve ifadelerini esas alıyorsunuz!
Bay Baransu, bu memlekette MİT’in, emniyetin ve de sıkıyönetim mahkemelerinin rapor, ifade ve kararları gerçekleri ifade etseler ve hukuka uygun olsalardı, en basitinden, yayın yönetmenin Ahmet Altan nerede olurdu? Kimler gizli örgütten yargılanmadı ki?
Bu soruyu Altan’a sorduğunuzda, bakın size ne cevap veriyor!
Peki, mahkemenin sonucu ne olmuş? Ondan hiç bahsedilmiyor!
Haberin sonunda şöyle bir not var: “Yoldaş General–3 haberimiz, yarın yeni bilgi ve belgelerle devam edecek.”
Bu yazıyı yazmak için yarını bekliyorum; denildiği gibi yeni bilgiler, belgeler çıkar diye. Örneğin 1972 yılındaki mahkemenin sonucu ne olmuş; Ziya Güler ceza almış mı?
Yarınki gazeteye bakıyorum, bu Yoldaş General haberi, herhalde kabak tadı verdiği için daha da küçülmüş.
Haberde, genelkurmayın hazırlamış olduğu “Ders Alalım” kitabında Ziya Güler’in de adının geçmesi dışında yeni hiçbir şey yok. Ve yine mahkemenin soncundan tek satır haber yok.
Bay Baransu, yaşın küçük olduğundan darbeleri ve nelerin, nasıl yaşandığını bilemeyebilirsin.
Ama bu durum sana, insanları, faşistleşmiş kurumların raporlarıyla yargılama hakkını vermiyor!
Türkiye’nin bütün solunu darbecilerin işbirlikçisi olarak göstermeye çalışmak, bırakın tarihe saygısızlığı, terbiye sınırlarını aşıyor!
İşte MİT’in karıştırmış olabileceği dediğin rapor, senin gibi karıştırıcıya bunun için veriliyor. Ya da gidip savcılıktan alıyorsun, ama MİT, kulağına da üfürüyor.
Mehmet Baransu, kötü bir habercilik yapmıştır.
İnsan, hatasını kabul ederek yücelir.
Özür dilemek, bir yetkinliktir, bir inceliktir, bir tekâmüldür.
Vesayet rejimine karşı mücadeleyi AKP’li ilan edilmeme rağmen, sonuna kadar destekliyorum.
Ancak bu mücadelede her yolun mubah görülmesine, iftiralar atılmasına, pespayeleşmesine de karşıyım!
Şövalyece bir duruş gerekiyor değil mi?