content

04 Nis

“Dağın Ardına Bakmak”

Dağın Ardına Bakmak, Bejan Matur’un yeni çıkan kitabının adı.
“Gerçeği aramanın anahtarı vicdandır” diyen Matur, PKK gerçeğinin peşine düşüyor. Gerçeği aramanın güzergâhı, ülke içi ve Avrupa hatlarındaki eski PKK üyeleriyle görüşmelerden sonra asıl merkeze, Kandil’e yöneliyor. Ne tesadüf ki, 19 yıl önce izini kaybettiği çocukluk arkadaşı Mizgin’le Kandil’de karşılaşıyor. Mizgin, kod adı olup Kürtçede “Müjde” demekmiş.

Dağın önünü gördüğümüzü sanıyoruz ama dağın önünü görmek, dağın ardını görmekten geçiyor! İlginç değil mi; önü görebilmek için asıl arkayı görmek gerekiyor. Dağın ardını görmeden, Kürt sorununu çözmek mümkün değil. Matur’un kitabı, bu gerçeği bir kez daha vurguluyor.

“Hangi insanın derinine biraz eğilseniz, ortak bir dert karşılıyor sizi; anlaşılmak isteği!”
Kürdün yok sayıldığı bir dünyada, Kürdün anlaşılmak isteğine hangi karşılık verildi? Devlet, vatandaşı olan Kürdü anlamaya çalışmadı ve onun anlaşılmak isteğine silahla karşılık verdi!

PKK’li birinin sorgusunda bir subay, “Kürdistan diye bir şey varmış, size bunu kim söyledi” diye soruyor. Kürt sözcüğünün dahi yok sayıldığı, anayasasında “bilinmeyen bir dil” gibi saçma bir cümleyle Kürt dilinin anıştırılarak önsel olarak yasaklandığı bir ülkede, elbette böyle garip sorular sorulur.

Osmanlı Devleti coğrafyasında ve idari sisteminde Kürdistan denilen bölge, haritalardan ve hafızalardan nasıl da sildirildi. Bırakın Osmanlı’yı, Cumhuriyet Türkiye’sinin 1924 yılından önceki TBMM’sinde Kürdistan ismi kullanılıyor ve örneğin, mecliste Kürdistan mebusu Diyap Ağa, Hasan Hayri diye hitap ediliyordu.

Kürdistan gerçekliğinin inkârına dayanan riyadan dolayı yaşanan bu kanlı tarihi nasıl açıklayacağız?

Dağ, ölüm demek. Dağa çıkanların ortalama ömürleri 3 yıl. Buna rağmen şu sözdeki trajediye bakın: “Hepimiz yaşadığımızı hissedebilmek için dağa çıktık”. Gerçek bu işte! Yaşamayı hissetmenin, özgürlüğü solumanın yolunun ölüm yolundan geçmesi, trajedi değildir de nedir? İnsanın temel haklarının olmadığı yerdeki yaşamı bir tahayyül edin; anlaşılmak isteği karşılık bulacaktır.

Dil üzerinden yaşanan acılar, Kürtler üzerinde derin yaralar açmış. Kürtçe, kanayan bir dil. Türkçeyi öğrenme sürecinde zorunlu olarak bile anadilini konuşmak isteyen ilkokul öğrencilerinin yedikleri sıra dayakları, hangi öğrencinin evde annesiyle Kürtçe konuşuyorsa, onların ihbar edilmesi için o yaştaki çocukların içerisinden ihbarcı yetiştirmeler vs. Anne ile ana dilinde konuşmanın yasak olduğu bir dünyayı tasavvur edebilir misiniz? Kürtleri anlayamayanlar, Kürt sorununu çözemezler! Bu anlamazlığın ve bu aymazlığın adı Kürt değil, Türk sorunudur!

Kitapta daha onlarca tür acıdan söz ediliyor. Ancak bütün bunların üzerinde acının en tarif edilemezini, anaların acıları oluşturuyor. Analık, kimlik ayırt etmiyor; Kürt ananın da, Türk ananın da acısı aynı. Ateş, aynı ateş; ölüm, aynı ölüm!

Matur, “Onların hikâyelerini dinlerken hayatın kurmacadan ne kadar güçlü olduğunu fark ettim. Dinlediğim acılar, tanıklık ettikleri kayıplar bizlerin sıradan hayatlarının travma diye büyüttüğü her durumun aslında ne kadar önemsiz olduğunu gösterdi bana” diyor.
Gerçekten de bu savaşın getirdiği acıları yaşayanların yanında, sıradan hayatlarımızın acılarından söz etmek bana, saygısızlık ve hatta biraz da ayıp geliyor!

“Dağın Ardına Bakmak” kitabının eleştirdiğim yanları da var. 250 sayfalık kitabın yarısından daha azı, söyleşileri aktardığı bölüme ayrılmış. Geri kalan bölüm, kendinin konuya bakışından oluşuyor. Matur’un bu bölümdeki görüşlerinin epeyi bir kısmına katılmıyorum. Sanki bir Kürt muhalefeti yokmuş gibi, “Bir Kürt muhalefeti aranıyor” diyen yazar,”Türk kamuoyu, karşısında demokratik bir Kürt muhalefeti bulamamanın telaşıyla…” diyen cümlesi için el insaf diyorum! Kürt muhalefetinin demokratik olamamasının nedeni olarak PKK’yı gören yazar, Kürt muhalefetinin başına her koşulda, her türlü araç gereçle vurulmasını görmezden geliyor!

Kitapta da anlatıldığı gibi PKK, bir neden değil, sonuç!
PKK’yi bitirmek, sorunun nedenlerini ortadan kaldırmaz!
Tersine, nedenler ortadan kaldırıldığında, nedenlerin ürettiği sonuçlar da biter!

“Dağın Ardına Bakmak” kitabında, insanın içine bakma yolculukları da var.

Etiketler : , , , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank