content Eşref Zeki PARLAK İstanbul/Üsküdar doğumlu olup memleketi Trabzon/OF'dur. Okan Üniversite İçmimarlık lisans eğitimini almaktadır. Lisans programının ilk senesinde İçmimarlık Bölümü Öğrenci Temsilcisi seçilip hemen ardından yapılan Fakülte Temsilciliğinde Okan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Başkanı olmuştur. Bilgi yelpazesinin geniş olmasına önem vererek her konuda araştırmalarına devam etmektedir. Özellikle insan psikolojisi üzerine 2002 yılından beri araştırmalar yapmaktadır. Bunun yanında felsefe, siyaset, bilim ve dini alanlarda kapsamlı araştırmaları bulunmaktadır. Geniş bir kitap arşivi bulunmakla birlikte güzel konuşma sanatı üzerine kendisini çeşitli kaynaklardan geliştirmiştir/geliştirmeye devam etmektedir. 7 Eylül 2008'de Türk İç Mimarlar Grubu'nu kurmuştur. Kısa süre içinde 4000'i aşkın üyesiyle Türkiye'nin en büyük ve en kapsamlı içmimarlık grubunu(Türk İç Mimarlar Grubu) kurmuştur. Birçok dernek ve klüpte üyeliği bulunmakla beraber Ataşehir Trabzonlular Derneği'nin kurucu üyelerindendir. Alanında ün yapmış sanat hocalarıyla çeşitli sanatsal aktivitelerde bulunmaktadır. Bunun yanında çeşitli gazeteci, köşe yazarlarıyla araştırmalarda bulunmaktadır. Yabancı dil olarak İngilizce bilmektedir. Eşref Zeki PARLAK
19 Tem

“Bir Numara”lar Dönüyor Ama-Ç…

Türkiye'de yürütülen derin faaliyetteki ortaklar, derin yapılanmanın bir numarası kim, İtalya'daki P2 Masonlarının İtalya yönetimini ele geçirmesinin ardındaki plan, Derin devletin var oluş amacı ve hedefi, Müslümanlar birlik olabilecek mi, Karayılanın Fethullah Gülen hakkındaki derin çelişkileri, derin yapılanmanın varlığını sürdürebilmesinin nedeni...

Kaç gündür gündemde açık beyan derin devletin temsilcilerinin açıklamalarını dinleyip duruyoruz. 

Dün söylenemeyenlerin bugün söylendiğini görmeye başlıyoruz. Peki ama neden önceden söyleyemediklerini şimdi açıkça söylemeye başladılar dersiniz? 

Geçmişteki yazılarıma geri dönecek olursak sizler ile bir şey paylaşmıştım: “Derin devlet asıl oyununu 12 Haziran seçimlerinden sonrasına saklıyor. Ve asıl kaos planları da bu zaman zarfı içerisinde ortaya çıkartılacak.” 

Birçok kişi zaten bu yaşanacakları tahmin ediyordu. Ama bu kadarını değil… 

Yukarıdaki sorunun cevabına dönecek olursak; şimdilerde derin devlet temsilcilerinin birçok ifadeleri açıkça beyan edilmesinin arkasındaki nedeni şöyle değerlendirebiliriz: 

Türkiye’deki derin devletin var oluşu ve gittikçe varlığının hissedilmeye başlaması, derin devleti faaliyetlerini açıktan yürütmenin bir sakıncası olmadığı kanısına vardırttı. Zira Atatürkçü yapının beyni zaten bu konuda önceden hazırlanıp “ERGENEKON”un bir safsata olduğu beyinlere kazınmıştı. 

CHP’nin teşkilatlanmaları ve oy verenleri genel olarak kemik bir yapı olduğu için, derin devlet CHP’nin bu zaafından yararlanıyor. 

Bazı çehrelerin beynine bu düşünce yerleştirildikten sonra “Bize inanan inandı, inananlar bize zaten yeter. Bu vatanı biz kurtaracağız. Atatürk'ün askerleriyiz!” düşüncesi ile derin yapı, var olan savaşını açıktan sürdürmeye devam etmeye başladı. Tabii derin yapılanmanın savaşını açıktan sürdürmesinin en büyük nedenlerinden biri de kuyruğu sıkışmış bir yapılanmanın son çığlıklarının olmasıdır.

ERGENEKON bir Masonik yapılanmanın ürünüdür. 

Tıpkı İtalya’da olduğu gibi. 

Peki İtalya gibi Müslüman olmayan bir ülkede Mason teşkilatlanmasının ne işi olabilirdi? 

* 

“ASIL HEDEF İSLAM” DEMEMİŞ MİYDİK? 


Evet sevgili dostlar, 

Bu dünya ve tüm her şey Allah-u Teala hazretlerinin olduğu gibi davalarda onun davası olmalıydı. Zira dünyanın yaratılış amacı zaten O (C.C.)’nu tanımaktır. 

Biz Allah-u Teala’nın yolundan gitmeye çalışırken şeytanın askerleri durmayacaktı. Türkiye’nin geçmişsinde masonik yapılanmanın gizli teşkilatlarının ilmihalleri toplatmaları, Kur’an-ı Kerimleri, dine ait ne varsa toplamalarının altında başka ne olabilir ki? Neden o bu şu değil de din ile, İslam ile alakalı şeyler? 

Buradaki asıl soru şuraya çıkıyor; İtalya’daki masonik yapılanma neden İtalya’da kendi teşkilatını başa geçirmeye uğraştı? 

İtalya özel mi seçilmişti? 

Evet, masonlar her yerde iyi konumda olmak isterler. Ve en üst düzey kişilerle ilgilenirler. Ama bu teşkilatın İtalya’da bu kadar olay olmasının ve bu yönlü bir sisteme kendisini işlemesinin bir manası olmalıydı. 

Sorunun cevabına gelecek olursak size bu Hadis-i Şerif bir şey hatırlatıyor mu? 

Peygamber SAS Efendimiz Hazretleri, Amr ibn-i Avf (Deylemî'nin Müsnedül-Firdevs)'ın rivayet ettiğine göre şöyle buyuruyor:

RE. 478/5 (Lâ tekmüs-sâah, hattâ yeftehallàhu alel-mü'minînel-kostantîniyyetir-rûmiyyete bit-tesbîhi vet-tekbîr.) Sadaka rasûlüllàh, fî mâ kàl, ev kemâ kàl.

Bu hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz(S.A.S.) bir şeyi daha müjdeliyor bize, İstanbul'un fethini müjdelediği gibi:

(Lâ tekmüs-sâah) "Saat kopmaz, kalkmaz, ortaya dikilmez..."

Yani kıyametin gelmesi böyle ifade ediliyor. Kıyametin gelmesi çok önemli bir vakit, saat olduğu için elif lâm ile, (es-sâah) o belirli saat diye söylendiği zaman kıyamet anlaşılıyor.

Kıyâmet, (kàme-yekmü) dikilmek demek. "Kıyamet insanın karşısına dikilmez, yâni kopmaz;

(hattâ yeftehallàhu alel-mü'minînel-kostantîniyyetir-rûmiyyeh)“Allah-u Teàlâ Hazretleri mü'min kullarına el-Kostantîniyyetir-Rûmiyye'yi açmadıkça, vermedikçe, fethini nasib etmedikçe kıyamet kopmaz."

Peki neyle olacak bu?

(Bit-tesbîhi vet-tekbîr) "Sübhànallah diyerek, tesbih ederek; tekbir getirerek, Lâ ilâhe illallah, Allahu ekber diyerek olacak." diye bildiriyor Peygamber Efendimiz (S.A.S.).

Râmuz'daki 478. sayfanın 5. hadis-i şerifinde Roma,  el-Kostantîniyyetir-Rûmiyye diye geçiyor.

Roma Kostantîniyyesi, yâni Roma şehri demek. Araplar bu şehri anlatmak istedikleri zaman, el-Kostantîniyye el-Kübrâ veya er-Rûmiyye el-Kübrâ derlerdi; İstanbul için de er-Rûmiyye es-Suğrâ derlerdi. Yâni küçük Roma, büyük Roma; küçük Kostantîniyye, büyük Kostantîniyye tabirleri Arapların arasında kullanılmış.

Başka hadis-i şeriflerde de alemlerin Efendisi (S.A.S.) efendimiz şöyle şöyle buyuruyorlar; "Roma'nın etrafına çevrelenirler, tesbih çekerler, tekbir getirirler ve Roma fetholur." diye bildiriliyor.

Peki bu bize Türkiye’de yaşanan olayları ve bu olaylara vesile olan gizli örgütün arka planında yer alan masonları hatırlatmıyor mu?

Türkiye’de derdi bu olanın ve derdi İslam olanın tedbir amacı ile İtalya’ya taarruz edip yönetimi ele geçirmesi söz konusu olamaz mıydı???

*

MÜSLÜMANLAR NE ZAMAN BİRLİK OLACAK?


Müslümanlarda, Müslüman ülkelerinin sürekli birlik olabileceği konusu hakkında büyük bir hayali ve düşüncesi var. Fakat ne zaman bu birlik oluşmaya başlasa bir noktadan sonra tıkanıyor, süreç neredeyse kavga edecek hale geliyor.

Bu durum ve beklenti akıllara gene Hz. Resul-u Ekrem Efendimizin (S.A.S.) Hadis-i Şerifini akıllarımıza getiriyor:

“Ben Rabbimden üç şey istedim; istediklerimden ikisini verdi, birisini ise benden esirgedi:  Rabbimden ümmetimi kıtlıkla helak etmemesini istedim; bu isteğimi yerine getireceğine dair söz verdi. Bir de kendisinden ümmetimi suda boğmakla helak etmemesini istedim, bu isteğimi de yerine getireceğine dair söz verdi. Sonra ümmetimin kendi aralarında kavga edip dövüşmelerine izin vermemesini istedim, bunu benden esirgedi.”(Müslim, Fiten, 20).

Yani Müslümanlar arasında birlik sağlansa da bu tüm dünya çapında bir Müslüman birliğinin olamayacağının işareti olarak algılanabilir.

Amma bu demek değildir ki hiçbir Müslüman ülke ile GERÇEK DOSTUMUZ olmayacak.

Tabii ki tüm Müslüman bizim kardeşimiz! Ama ülke yönetimlerindeki dostluk konusu biraz sancılı olsa da olabilir ve de olmalı. Ama temkinli olmamız gerekiyor. Çünkü sürekli Müslüman ülkelere taarruz eden bir dünya derin yapılanması var. Zira Osmanlımızı zamanında Araplar sırtından bıçaklamıştı…

Tabii burada yaşanan olayları şimdiki ve genel olarak Araplara yaymak doğru olmayacaktır… Bu durum sadece zamanında hataya düşen bir grup gaflet ehlinin hatasıdır…

*

KARAYILAN’IN FETHULLAH GÜLEN HAKKINDAKİ AÇIKLAMALARININ DERİN ÇELİŞKİLERİ

Terör örgütü çakma başkanı Karayılan’ın Fethullah Gülen hakkındaki açıklamaları dikkate değerdi.

KCK Yürütme Konseyi Başkanı Murat Karayılan 27 Aralık 2010 tarihinde, “Fethullah Gülen cemaatinin Kürt meselesinde olumlu rol oynayabileceğini” belirterek, Kürt hareketine yakın gençlik hareketlerinin Gülen cemaatine karşı zorlayıcı tutumlara girmemesini istemişti.

Bu bildirinin devamında; Kürt sorununda barışı istemeyi, halklar arası dostluk ve kardeşliği geliştirmeyi İslam’ın öngördüğünü kaydeden Karayılan, CHP ve cemaatin çözüme dönük katkılar yapması ve sorumluluğuna sahip çıkması gerektiğini söylemiş; Kürt sorununun sadece solcuların, sağcıların veya siyasal İslam’ı esas alan kesimlerin sorunu olmadığını ifade etmişti. Karayılan, sorunun bir bütün olarak Türkiye’nin sorunu olduğunu, Gülen cemaati çevresinin de sorunun çözümünde önemli katkıları olabileceğini savunmuştu.

Bu açıklamalar 27 Aralık 2010 tarihine ait…

Peki ne oldu da aynı teşkilatın aynı personeli Karayılan 29 Haziran 2011’de farklı bir açıklamaya imza attı?

Hatırlarsanız 29 Haziran 2011 tarihinde manşetler şöyleydi:  "PKK, Fethullah Gülen ve cemaatinden rahatsız"

Haberde Karayılan'a göre, Gülen Cemaati devletin içinde yeni bir örgütlenme yaratıyor. O örgütlenmenin adı ise Ötügen olduğu söyleniyordu. 

Hatta bunun açıklamasını da PKK’lı karayılan şöyle yapmıştı: “KCK operasyonları bir proje olarak Gülen cemaatinin polis ve yargıdaki uzantıları tarafından hükümete sunuldu, hükümet de bunu uyguladı. Gülen cemaatinin devlet içindeki bu uzantılarına yeşil Ergenekon denebilir. Ama şu sıralar bize gelen bir istihbarata göre, 'yeşil Ergenekon' yerine, adı Ötüken olan yeni bir örgütlenme sahnede görülebilir yakında.”

Acaba PKK’nın bu dönekliğinin temelinde yatan sebep ne idi?

Cemaati kendi zaafları için kullanamaması?

Peki kullanamadığı için mi Gülen Cemaatinin öğrenci evine saldırmışlardı?

Bu çelişkiler ve son yaşananlara bakınca PKK’nın ve derin yapılanmanın Gülen Cemaatinden neden bu kadar rahatsız olduğunu anlayabiliriz.

Ayrıca bu açıklamalar akıllara başka önemli bir ayrıntıyı ortaya çıkarıyor:

Karayılan’ın bu açıklamaları akıllara CHP’nin, AKP iktidara geldiğinden beri söylediği sözleri anımsatıyor. Hatta CHP ile Karayılanın açıklamaları ve düşünceleri birebir örtüşüyor. Yani demem o ki şimdilerde BDP’nin ortağı CHP’nin ve CHP’lilerin büyük bir bölümü de bu konuda hemfikir…

Daha fazla açıklamaya gerek var mı bilemiyorum?..

Türkiye’de bir teşkilat var ve bu teşkilatın arka plandaki dostlukları yavaş yavaş ifşa ediliyor. Ve kime hizmet ettikleri de…

*

TÜRKİYE’DEKİ ERGENEKONUN “BİR NUMARA”LARI…

Türkiye üzerine bir yandan dış güçler bir yandan dış güçlerin içimizdeki teşkilatlanması ile dış güçlerin iç temsilcilerinin baskıları git gide artıyor.

Bazıları da halen daha Ergenekon’un bir numarasını sorgulayıp duruyor.

Boşuna aramayın. Çünkü bir numara sürekli değişiyor. Öyle değişiyor ki; Türkiye’de bir numara diye tayin edilen adam “bir numaralığının” bile değiştiğini bilmeden başka bir “bir numara” tayin ediliyor. Zira öyle olmasaydı zaten bu örgüt deşifre edilirdi.

O yüzden biz numaraların peşinde koşmak yerine derin yapılanmanın “revize” çalışmalarını engellememiz gerekiyor. Bir önceki yazımda belirttiğim "revize çalışmaları var" söylemlerinden sonra Arif Doğan’ın “yapılanma revize” ediliyor açıklamalarını görmemiz büyük bir tevafuk olmuş.

Bazı dostlarımız “Hani ülke kurtulacaktı? Ne oldu? Ne olacak bu halimiz?” diye sorular soruyorlar; merak etmeyin. İnşaAllah her şey çok güzel olacak.

Zira güneşin doğumuna en yakın olan saatler karanlığın en yoğun olduğu saatlerdir…

*

DERİN DEVLETİN GİZLİ YUVALARI: BAZI DERNEK VE VAKIFLAR

DERİN dernek ve vakıflar konusuna tekrar giriyorum. Uzun zamandır üzerinde durup ısrar ettiğim konulardan biri de derin devletin dernek ve vakıflardaki ciddi çalışmalarıdır.

Bu çalışmaların takibi açısından birçok dernek ve vakıflar titizlikle incelenmeli. Özellikle mason locası ayinlerine polislerimiz de bir eşlik etsinler. Teknik takip şart! Mesele ayin meselesi değil. Perde arkasındaki isimler…

Bir de mason localarını kapatsak ne iyi olur. Acaba kapatabilir miyiz? Kapatsak darbe olur mu dersiniz? Acaba İsrail bu konuya ne der?

Bilemedim ki şimdi!.......

Etiketler : , , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank