“Arkamdan Konuşan Taş Olur!..”
Bandırma Belediye Meclisi’nin son toplantısı ile ilgili değerlendirmelerimize, bugün ve yarın da devam edeceğimiz için, okuyanların sıkılmamaları dileğiyle bugünkü yazımıza başlayalım.
Bugüne kadar gördüğü en geniş katılımlı bir toplantıyı gerçekleştiren Bandırma Belediye Meclisi, bu katılımda en büyük payın konuşma yapan milletvekilimiz Cemal Öztaylan’ın olduğunu da gördü.
Önceki iki gün yaptığımız değerlendirmelerimizde Sayın Öztaylan’ın yaptığı konuşmadan, genelde basını, özellikle de yerel basını suçladığını belirtmiştik. Ve yorum olarak da, sanki o konuşmaları kendisine biz zorla yaptırıyor demiştik.
Bir de dikkatimizi çeken bir başka olay da, Sayın Öztaylan’ın çevresinde yer alan bazılarının, sanırım kendisini yanlış yönde bilgilendirdiğiydi.
Gerçi, her zaman “Ben kimin ne olduğunu iyi biliyorum, sen merak etme!..” der, ama ben inanıyorum ki, herkesi iyi bilmiyor!..
Örneğin, Mercedes bir araba almış. Öncelikle hayırlı-uğurlu olsun. Allah güle güle kullanmak nasip etsin diyelim. “Benim 2002 model bir Mercedes’e binmeye hakkım yok mu?” diye biraz sitemkâr konuştu.
Olmaz mı? Tabii ki var. Allah daha iyilerini de nasip etsin. Biliyorum ki, belediye başkanı seçilmeden önce, kendisinin o günlerde bir BMW arabası vardı. Hatta, o araca binmek bize de kısmet olmuştu.
Yalnız, şu var ki, “Ben Mercedes’i hangi parayla nasıl almışım?.. Bazıları bunu sorguluyormuş!..” diye bir söz etti. Ki, doğruydu...
Bu konuşmalara ben de şahit oldum. Hem de, Cemal Öztaylan’ın en yakınında yer alan birkaç isimden!.. Evet evet, en yakınında yer alanlardan.
Ancak, bu kişiler sanırım kendi konuştuklarını, sanki başkaları konuşmuş gibi Cemal Öztaylan’a yetiştirip, kendisinin birilerine kin tutmasına da neden oluyorlar.
İnsanın, helal yoldan aldığı mala mülke kim ne diyebilir ki? Hiç kimse. Sadece hayırlı olsun denir. Fakat, dediğim gibi çevresindeki bazı isimler, resmen bu tür dedikoduları çıkarıp, bunu da sanki birileri kendilerine söylüyormuş gibi, Cemal Öztaylan’a yetiştiriyorlar diye düşünüyorum.
Bu konuda da son derece dikkatli ve duyarlı olması, kim tarafından geldiğini, kime söylendiğini, ne zaman ve nerede söylendiğini, hatta yapabiliyorsa, söylediği iddia edilen kişi ile söyleyeni karşı karşıya getirip de, ikisini kendi önünde yüzleştirmesi bence yapacağı en doğru hareket olacaktır.
Bunu yaptığı takdirde, inanıyorum ki kendisine ulaştırılan birçok dedikodu kesileceği gibi, kimlerin de kendisini yanlış yolda yönlendirdiği de ortaya çıkacaktır. En azından denemesinde fayda var.
Bizden önermesi, kendisinden de uygulaması...
Tekrar, Sayın Öztaylan’ın meclis kürsüsünden yaptığı konuşmalara dönersek, kendi döneminde ve devam eden dönemde yapılan çalışmalar ağırlıklı olarak konuşmanın içeriğini oluşturduğunu da gördük.
Özellikle, kendi dönemi ile Recep Eraydın dönemini birbiriyle ilişkilendirerek, hizmetin devamlılığının esas olduğunu vurgulamaya çalışıyordu. Aslında doğrusu da buydu tabii. Başlayan bir takım yatırımlar da, bitmediği için ve birçoğu da birbirinin devamı olması nedeniyle, irtibatta bulunulması da doğaldı.
Ancak, Öztaylan sık sık Bandırma Belediyesi’nden elini çekmeyeceğini ısrarla söylüyor ve çekmesini bekleyenlere de bir cevap veriyordu.
Yalnız şunu unutmamak lazım ki, elini çekmesini isteyenlerin en başında da yine kendi çevresindeki kişiler geliyordu. Ama her nedense, bunu da sadece basına mal etme becerisini göstermişler!..
Ne diyelim sağlık olsun.
Bu arada dikkatimi çeken, belediye başkanlığı döneminde sürekli yaptığı hizmetlere en büyük destekçi olan Nuri Taşçı için son derece övgü dolu sözler söylerken, bu kez sadece adını dahi anmadan “Bir abimiz tarafından yapıldı” diyerek, mezarlık duvarlarından bahsetmesi de pek şık olmadı.
Sahil Yenice köyündeki ölçümleme çalışmaları ile ilgili olarak da, görüşünü ortaya koyan Cemal Öztaylan, burada Kemal Unakıtan tarafından yapılmak istenilen fosfat zenginleştirme tesisinin, ÇED raporu alınamaması nedeniyle gündemden kaldırıldığını, sadece liman yapılacağını söylemesi de hem mecliste kendisini dinleyenler, hem de daha sonra köydekiler tarafından biraz manidar karşılandı.
Öyle ya, madem tesis yapımından vazgeçildi de, liman yapmaya ne gerek var ki? Bandırma Limanı’nın suyu mu çıktı?
Üstelik milyon dolarlar verilip de buraya yapılacak limanın işlevi ne olacak? Bandırma Limanı’ndan büyük olamayacağı için, buraya bir liman yapmanın mantığının da açıklanması gerekmez mi?
Bu da, anlaşılan biraz da olsa halkın gazını almak için unutturma ve gündemden kaldırmaya yönelik bir çabadan başka birşey olmasa gerek!..
Şimdilik de olsa, Sayın Öztaylan’ın açıkladığına göre Kemal Abi’nin fosfat zenginleştirme tesislerinden vazgeçmiş olması bile büyük bir olay.
Yeri gelmişken, Sahil Yenice halkının nasıl büyük bir başarı elde ettiğini de unutmamak lazım. Birlik ve beraberliğin neleri kazanım hanesine koyduğunu da ilk önce Bandırma olarak bizlerin görmesi lazım.
Tabii tüm bunları söylerken, yarınlarda ne olacağı da meçhul. İddialı konuşmaktan kaçınmak, sanırım en doğrusu olacak. Yarın bir gün, pat diye farklı bir şekilde oraya bir tesisin kurulamayacağını hiç kimse garanti edemez.
Malum, Kemal Abi İstanbul Çamlıca’daki villalarını kendisi yıkmış, sonra da çok daha görkemlisini yaptırmıştı. Hem de aradan belli bir süre geçip, gündemden düştükten sonra...
Cemal Öztaylan, bir de Ayyıldız tepenin civarına yaptırmayı düşündüğü çimento fabrikası ile ilgili olarak da değerlendirmelerde bulundu.
Söylediğine göre ülke genelinde yapılmak istenen birkaç çimento fabrikasından birini de Bandırma’ya yaptırtmak istiyormuş.
Çimento fabrikaları bir anlamda sanayinin de hem belkemiğini oluşturuyor, hem de inşaat sektörünün en çok kullandığı bir ürün. Bizler de, böyle bir fabrikanın Bandırma’ya kazandırılması durumunda kendisini baştacı ederiz. Ama illaki Ayyıldız tepeye yaptırılmak istenmesinin mantığını da anlayamadığımızı belirtmek isteriz.
Tamam Bandırma OSB’ye olmuyor, ama orada daha önce de belirttiğimiz gibi binlerce dönüm arazi var. Orada bir yere yapılmasına da hiç kimsenin ses çıkaracağını sanmıyorum.
Üretimin büyük bir kısmının da ihraç edileceğini vurgulayan Sayın Öztaylan, eğer yakınlığını gerekçe göstermeyi düşünüyorsa, Çanakkale Seramik ürünlerinin nerede üretilip, nereye taşınıp, nereden ihraç edildiğini de bildiğini sanıyorum. Çan’dan yola çıkan ürünler Sığırcı istasyonunda, vagonlara yüklenip, İzmir’e gidiyor, oradan da liman aracılığı ile dünya-nın dört bir tarafına yollanıyor, bildiğim kadarı ile...
Konuşmasının son bölümünde yerel ve yaygın basında yer alan ve CHP Lideri Deniz Baykal’a yönelik söylediği “lan” sözüne de değindi. Burada daha önce de değindiğimiz gibi, suçun tamamen basında olduğunu, sözünün içeriği ile ilgili olarak kimsenin ilgilenmediğini de öne sürdü.
Ve, Nuri Taşçı’ya da bir hayli ağır bir sitemde bulunarak; “Arkamdan konuşan taş olur!..” diyerek, deyim yerindeyse, taşı da gediğine koydu!..
Yani, Nuri Taşçı’nın soyadı ile söylediği deyimi birbiriyle ilişkilendirerek, “Artık konuşma” demeye de getirdi... Zaten, Nuri Taşçı’da hemen ardından çıkıp, bir dergide yer aldığı için bunları sorduğunu dile getirdi. Bir anlamda günah çıkarttı. Aslında, ilk sorduğunda da Başkan Recep Eraydın, “Ben hiçbir dergiye böyle birşey demedim” diyerek kendisini uyarmıştı ama, o dinlememişti...
Başkan Recep Eraydın, “Sayın Öztaylan’a herhangi bir soru yöneltmek isteyen var mı?” diye sormasına karşın, sadece Ömer Faruk Can, Badaş ile ilgili sözleşmenin içeriğini istedi, o kadar...
Muhalefetten herhangi bir soru yöneltilmeyince de, Milletvekili Cemal Öztaylan, herkese teşekkür ederek salondan ayrıldı.
Haa, bu arada CHP’li Namık Havutça’ya, Sahil Yenice’de kimlerin rant amaçlı arsa aldıklarını da ismen söyleyeceğini belirttiğini belirtelim!..
Bir anlamda, Cemal Öztaylan’ın kendini aklaması ile sonuçlanan Meclis de, sonra doğal oturumuna geçti. Bunu da yarınki yazımızda dile getirelim...
DOĞRU SÖZ... DOĞRU SÖZ... DOĞRU SÖZ..
"Dünya, Kötülük yapanlar yüzünden değil,
sayıları daha çok olduğu halde,
seyirci kalıp hiçbir şey yapmayanlar
yüzünden tehlikeli bir yerdir.
ALBERT EINSTEIN