“……Haydar Aliyev ve Mustafa Kemal Atatürk”
Başlık konusuna geçmeden önce, geçen haftaki yazımdan dolayı dost ve okuyucularımdan aldığım bir eleştiriyi gündeme getireyim.
Okuyucularımın ortak eleştirisi şu;” Ülkemizdeki bütün siyasi gelişmeler sanki tamamen dış güçlerin eseriymiş gibi sunman biraz abartılı değil mi?”
Öyle gibi gözükse de ben yine ısrarlıyım,”ülkemizdeki bütün önemli gelişmelerin içinde ve hatta yönetici ve düzenleyici olarak dış güçler ve özellikle(çoğunlukla) ABD vardır.
Size cumhuriyet tarihimizden kesitler sunacağım ve bu konuda düşünmenizi ve araştırmanızı isteyeceğim. Başkaca bir şey demeyeceğim.
1946’da İsmet İnönü kimlerin dayatması ile çok partili sisteme geçmek zorunda kaldı? 1960 ihtilalı bize anlatılanların aksine kimler tarafından istendi ve uygulatıldı?
Yine, 1980 ihtilalı kimler tarafından teşvik edildi ve desteklendi?
Size cumhuriyet tarihimizin bir başlangıcından ve bir de sonundan iki örnek;
Yunanı yendiğimizde neden İngilizler tek kurşun dahi atmadan İstanbul’u terk etti? Bu örnek Cumhuriyetimizin başlangıcındandı, bir de sonundan verelim.2001’de AKP nasıl oldu da kurulduktan dokuz ay sonra yüzde otuz dörtle iktidara geldi?
Son söz; Eğer zayıf ve fakir bir devletseniz onurlu olmak bir yere kadar geçerli, hiçbir güçlü devlet sizi kendi halinize bırakmaz.
Şimdi başlık konumuza dönelim;
Bundan birkaç gün önce mail adresime bir yazı geldi. Başlık ilgi çekiciydi,”Turgut Er, Heyder Aliyev ve Mustafa Kemal Atatürk”
Uzun yazının özeti şöyle; Turgut Er adlı diplomatımız Azerbaycan’daki görevinden dönüşünde bir kitap yazar. Kitabında SSCB’nin yıkılmasından sonra Azerilerin Haydar Aliyev ve devamında oğlu İlhan Aliyev tarafından tiranlıkla idare edildiği, yani diktatörce yönetildiğini yazmış.
Bunun üzerine yazıyı kaleme alan şahıs, “biz Bursa’daki bayrak olayını unutmaya çalışırken Turgut bey dostumuz bizim kurtarıcımız, ulu önderimiz hakkında böyle ulu orta konuşmasının, Aliyevi karalamasının ne manası var? Biz bunu dostumuzdan beklemezdik” diyor.
İlave ederek,” ben şahsen bu dostumuzu yakından tanıdığım için Ermeni taraftarı ve onların işbirlikçisi olmadığını çok iyi biliyorum, fakat onu tanımayanlar böyle düşünmezler”.
Yazarımız kendini bu işe iyice kaptırmış olacak ki; “biz şimdi Mustafa Kemal Atatürk hakkında ileri-geri konuşup, yazıp, çizsek bu dostluğun neresine sığar? Diye soruyor.
Bu yazdıklarımdan bir şey anlamayabilirsiniz, normaldir, lakin aşağıdaki açıklamayı yaptıktan sonra gerisini size bırakacağım. Yani dikkatinizin ve düşünce perspektifinizin yönünü göstereceğim. Bu hafta yapmak istediklerim bundan ibaret olacak.
Birincisi, Turgut Er’in yazdıkları tamamen doğru… Azerbaycan’ın bütün devlet kurumlarının yanı sıra ekonominin tüm çarkları kendisi ve yandaşları tarafından kontrol ediliyor.
Tekrar ediyorum… Tarımdan, petrole ve ulaşıma kadar istisnasız, ekonominin tüm kolları Aliyev ve yandaşları tarafından idare ediliyor.
İkincisi, Aliyev’ler kendi iktidarlarına karşı bütün eleştirileri Ermeni yandaşlığı ve işbirlikçiliğiyle suçlayıp vatan hainliği ile eşdeğer görüyor.
Şimdi diyeceksiniz ki;
Peki, Mustafa Kemal Atatürk bu yazının neresinde? Ne demiştik…Onu da siz düşünüp, bulacaktınız ya!…