Kadın ‘Hakkı’ Yoktur, Çünkü ‘Hakkı’ Erkek ismidir :)
Kadın, anadır, kardeş dir, eş dir. Kadın, seni karnında ve yüreğini taşıyan, mukaddes bir insandır.
İki tür kadın profili vardır. İlki evinde oturup ailesiyle meşkul olan bildiğimiz ev kadını, diğeri, hayatın tüm alanlarında olan çalışan kadınlar..
Size ev kadınını anlatmama gerek yok bildiğiniz gibi. Ben size çalışan kadının profil analizini anlatmaya çalışacağım. Tabiî ki bir erkek gözüyle değil, kendini en iyi ifade eden kadınlarımızın kendi aralarındaki kadınca sohbetlerinden.
……
Geçen gece yine büyük bir değişiklik yapıp kızlarla oturmuş konuşuyoruz... Konumuz kadınlar, tabii diğer kadınlar. Ana başlık sorumuz şu : Makbul kadın kimdir?
Aslında nedir? Kadının tek derdi, tek sıkıntısı diğer kadınlardır. Erkek dediğin arada piyondur, dekordur, araçtır. Fakat amaç sadece ve sadece diğer kadınların tahtını sallamaktır.
Hemen örneklersek; diyelim o saatlerce ayna karşısında bizi diken kıyafet seçimleri, o alışveriş seansları, o 'Ne giyeceğim' krizleri kim içindir? Erkekler mi? Rica edeceğim silkelenin ve kendinize gelin, tabii ki de diğer kadınlar içindir.
Her kadın ortamdaki diğer kadınlardan daha dikkat çekici, daha cazibeli, daha fark edilen, daha gözde olmak ister. Allah aşkına, en son hangi çanta, ayakkabı modaymış, sezonun olmazsa olmaz parçaları nelermiş kaç erkek biliyor?
Cevap: Hiç erkek, bilenlerin yüzde doksanı Metroseksüel erkek. Hızımızı almışken bir örnek daha verelim; bir kadın niçin en gözde, en popüler, en olmaz, en serseri erkeği ister? Burnunun dibinde sadık, sevgi dolu, efendi tabir edilen adamlar dururken niçin 'imkansızı' seçer, niçin 'adam etme' sevdasına kapılır.
E, o da diğer kadınlar için! Onlara, "Gördünüz mü sizin başaramadığınızı ben başardım, ben hepinizden daha kadınım" çekebilmek için. Başka bir örnek daha attırırsak... Diyelim, bir erkek arkadaşımız var; olmuyor, yürümüyor, bize göre değil, sıkılmışız ve ayrılmaya karar vermişiz. Adam da bizden sonra gidip süper bir kadın bulmuş. Vay başımıza gelen! 'Ben attım kemik diye, o kadın aldı ilik diye' krizine girmez miyiz? Gireriz, hatta onları ayırmak için elimizden geleni ardımıza koymayız. Tek bildiğim; biz kadınlar tuhaf yaratıklarız.
ANNELERİMİZİN KODLARI
Peki, biz böyle birbirimizle uğraşıp dururken, erkeklerde durum nedir? Bu devirde hangi kadın makbuldür, bilen var mı?
Valla benim bildiğim tek şey şudur; artık annelerimizin zamanındaki 'makbul kadın' fevkalade 'out'tur.
'Eski makbul kadınları' hemen tarifleyelim; ağırbaşlı, saygılı, bakımlı, evi çekip çevirebilen, evinde seksi, dışarıda hanımefendi, ağzından çıkanı kulağı duyan, becerikli, koca ve aile arasında tutkal görevi gören, yemek yapan, aile bütçesine hakim, sakin, sabırlı vs. vs.
Ya şimdi? Ne olacak? Anneleri tarafından yıllarca şu yukarda gördüğünüz kurallara göre kodlanmış kadınlar olarak kafayı fena halde duvara çakıyoruz işte. Dedim ya, geçen gece kızlarla konuşurken, Seda soruverdi; "Ayşe sence hangi kadın makbul?"
İyi niyetler ve pembiş düşüncelere kendimi kaptırıp şöyle dedim: "Tabii ki de kendine güvenen, gülmeyi bilen, pozitif, esprili, neşeli kadın makbuldür. Yoksa kadının kilosu, görüntüsü, belinin inceliği ya da başka dış özellikleri önemli değildir.
Seda gülmeye başladı, "Ayşeciğim seni ayakta alkışlıyorum ama bu saydığın sıfatlar biz kadınlar için makbul kadın.
Günümüz erkeklerine baksana! Kadının suratsızı, laneti, olay çıkaranı, cılızı makbul!" Dannn!!! Ve kafama saksı düşer. Biz kendimizi niye kandırıyoruz ki...
DENGESİZ, KISKANÇ, UYUZ
Yıl 2010 İstanbul'da makbul kadın şudur:
İş ve kariyer için kendini paralamasına gerek yok, çalışmasını erkeğin üstünde yapan kadın.
Erkek ne yapsa beğenmeyen, burun büken, memnun olmayan uyuz kadın.
Dengesiz kadın. Bir an melekken üç dakika sonra adamın sorduğu sorulara bile cevap vermeyen kadın.
Sevgilisi varken başka erkeklerle de fingirdeyen kadın.
Az sonra E-5'te işe çıkacakmış gibi giyinen, bizim gözümüzle 'ucuz' görünen kadın.
'Aman, adam çok para harcamasın' düşüncesinden uzak, adamı tavuk gibi yolan kadın.
Balıketli ve güleryüzlü, pozitif, tatlı, bütün arkadaşlarının sevdiği kadın değil; cılız, uyuz, salata tırtıklayan, suratsız, entrikacı, falcıdan büyücüden çıkmayan kadın.
Gururuna düşkün, icabında severken de gidebilecek kadın değil gururu umurunda olmayan, menfaati varsa eğer, sevmeden de kalabilecek kadın.
Kıskanç kadın, olay çıkaran kadın, ona buna saldıran, sardıran kadın.
Özetle; biz daha hayal dünyasında yaşamaya devam edelim. Artık devir değişti, Çelik de değişti, ya biz? Bu devirde bizden makbul kadın olmaz! Olamaz! Çünkü o hamur meselesi, napalım...
…..
Diye konuşuyorlar. Kadın hakkını savunan medyadaki kadınlarımız.
Siz bu yukarıdaki söyleşiden nekadarına katılırsınız bilemiyorum ama benim bildiğim bir şey var ki, kadınımıza yeteri kadar değer vermediğimizdir. Bunu en iyi açıklayan, makalemin başlığına koyduğum dolmuş arkası yazısı (esprisi) şöyle yazıyordu :
“Kadın ‘Hakkı’ yoktur, çünkü ‘Hakkı’ Erkek ismidir”
Bu ciddiyetten kurtulmak için daha çok mesafe kat etmemiz gerekecek çok.
Bir latife daha yapayım, hani senede 1 gün 8 Martı kadınlar günü olarak kutluyoruz ya, Oğlum bana sordu: ‘Baba erkekler günü neden yok?’
Bende cevaben: ‘Oğlum Senenin 1 günü kadınların, geriye kalan 364 günü ise erkekler günü olduğu için kutlanmıyor.
İşte bu ikinci benim yaptığım espri tersine dönerde 365 gün kadınımıza ‘ Yaratılışındaki naziklik ve insan neslinin kutsal değeri’ gereği olarak daha çok saygı ve sevgi duyarsak, ozaman daha mutlu ve müreffeh toplum seviyesine ulaşacağız.
Tabiî ki buda okuyarak ve okutarak olacaktır. Acıyarak yada konuşarak değil..
Bizim bildiğimiz kadın annemizdir. Onu üzemeyiz, dövemeyiz, kendi haline terk edemeyiz.
Başta annem ve eşim olmak üzere, iş arkadaşlarımın ve tüm kadınlarımızın 8 Mart Dünya Kadınlar Gününüz Kutlu Olsun..
Elinize yüreğinize sağlık..Çok teşekkür ederiz..
Mart 15th, 2010 at 22:03sevgiyle kalın..